Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ALTIN ANAHTARI KULLANIN!


Altın anahtarı kullanın!

Bebeğinizi büyütürken, bilgi bombardımanlarının arasından en bilimsel (yani algıda seçicilik olmaksızın, yorumsuz, saf bilgiyi) ve bebeğiniz için en hayırlı olanını sağduyunuzla seçmek durumundasınız. Çünkü, kimse kusura bakmasın ama, doktorunuz bile sizi yanlış yönlendiriyor olabilir! Neden derseniz, iki gün önce, hafta içi her gün Showmax’te yaptığım canlı yayın sırasında, İstanbul’dan Sevil Hanım, “Sadece anne sütüyle beslediğim 3 aylık bebeğim, geçen ay 1 kilo 200 gram, bu ay ise 560 gram aldı, bir hafta içinde de 200 gram aldı, fakat doktorum ek olarak mamaya geçmemde ısrar ediyor. Ne yapmamı önerirsiniz?” diye sordu. Vallahi kan beynime çıktı ve “Doktorunuzu değiştirmenizi öneririm!” deyiverdim.

Bir bebeğin sağlığıyla oynamak maalesef bu kadar kolay!

Bilimsel veriler; bebek ayda 400-500 gram alıyorsa, anne sütü yetiyor demektir, derken… Üstelik, bütün dünyada bilim adamları; “Altın standart anne sütüdür, biz sadece anne sütünü taklit etmeye çalışıyoruz. Fakat, anne sütü çok komplike, moleküler karmaşıklık nedeniyle taklit etmek mümkün değil. Ancak, anne sütünün etkinliğini, yani anne sütündeki moleküllerin fonksiyonlarını taklit etmeye çalışıyoruz.” derken… Birileri anneleri ve bebekleri yok yere üzebiliyor, onların sağlıklarıyla oynayabiliyor.

Fakat, bebekteki ya da annedeki bir sağlık sorunu nedeniyle anne sütü vermek mümkün değilse, doktorunuzun önerisiyle bir mama seçeceksiniz elbet. Böyle elzem bir durumda bebek mamaları, bebeğinizi pirinç unuyla, nişastalı mamalarla ya da yemeklerin suyuna ekmek bandırarak beslemenizden tabii ki çok daha iyidir!

Yine de, siz sevgili annelere naçizane önerim; bebeğinizle aranızda emzirmek suretiyle kuracağınız o çok özel ilişkiyi kurma şansını ve de bebeğinizin sadece fiziksel olarak en iyi şekilde beslenmesini değil, ruhen de doymasını sağlamak üzere (ilk 6 ay sadece anne sütü, ilk 9 ay anne sütü ağırlıklı ve 9. aydan sonra da katı gıdalar ağırlıkta olmak kaydıyla anne sütüne devam ederek) onu en az bir yıl emzirme şansını ıskalamamanızdır.

Değil mi ki, rahminiz onu 9 ay boyunca hayata hazırladı, memelerinizde de onu doğurduktan sonra hayata hazırlayacak mucize var, inanın. Bebeğinizi göğsünüze dayayıp emzirdiğinizde, beyninize “Süt yapmalıyım, süt üretimine ihtiyaç var” mesajı gider. Memeleriniz daha çok sütle dolar, bebeğiniz daha çok emer ve bu güzel döngü sizin ve bebeğinizin öğrendikleri ve paylaştıklarıyla daha da güzelleşip güçlenir. Bu arada sütünüz de, her an yeniden sadece ve sadece sizin bebeğinizin ihtiyaçlarına uygun olarak salgılanır. Üstelik, doğumdan sonraki ilk 6 ayda bebeğinizin sizden ve sütünüzden başka neredeyse hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bunun keyfini çıkarmaya bakın!
Unutmayın ki, bir annenin bebeğine verebileceği en güzel hediye anne sütüdür! Üstelik, bebeğiniz için her kapıyı açan “altın anahtar”, elinizin altında, göğüslerinizin ucundayken…


 

 

Uzmanların gözünden…
ANNE SÜTÜNE DAİR PÜF NOKTALAR…


Anne sütü adlı mucizeye ait, her gün yeni bir özellik keşfediliyor. Bilim adamlarının, “altın anahtar”, “canlı bir organizma”, hatta bir “organ” diye  tanımladıkları anne sütünün püf noktalarını, uzmanların ağzından dinlemeye ne dersiniz?


Anne sütü bebeğiniz için mucizevi bir ilaç gibidir. Onun sadece beslenmesine değil, vücudu açısından pek çok işleyişe de yardımcı olur. O yüzden de, “ilk 6 ay sadece anne sütü”nün önerilmesi boşuna değildir. İlk defa bebeğinizi emzirdiğinizde zorlansanız da, hatta memeleriniz acıyıp, “Bu bir kabus olmalı” diye düşünseniz de, artık anne sütünün yararı hakkında bütün dünya hemfikir. Üstelik, ilk bir aydan sonra, siz ve bebeğiniz emzirme işlemini öğreneceğinden; sıkıntı ve zorluklar yerini keyfe ve bebeğinizi sadece anne sütüyle doyurabilmenin gururuna dönüşecektir. Öyleyse, anne sütünün hem bebeğiniz hem sizin için başka ne gibi özellikleri olduğunu uzmanlardan ve de farklı bakış açılarından öğrenmeye ne dersiniz?


PROF. DR CİHAT ŞEN (Türk Perinatoloji Derneği Başkanı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı):

İLK 6 AY BEBEĞE SU BİLE ÖNERMİYORUZ!”

“Doğum sonrası ilk 6 ay yalnızca anne sütü verilmelidir. Anne sütü verirken suya bile gerek yoktur. Kesinlikle şekerli su ve pirinç unu da verilmemelidir. Anne sütü mükemmel bir besindir ve bebeğin büyüme-gelişmesi için tek başına yeterlidir. Verilen her ek gıda (su bile olsa) bebeğe tokluk hissi verecek ve emmeyi azaltmasına neden olacaktır. Ayrıca hastalanma riskini artıracaktır. Anne sütü içeriğindeki anti-mikrobiyal maddeler ve immünoglobulinlerle bebeği ilk aylarda enfeksiyonlara karşı korur. Dört aydan önce çocuğun ek gıdaları çiğnemek için dişleri henüz yoktur ve sindirime yardımcı olacak tükürük salgısı ve enzimleri de görece yetersizdir. Ek gıdaların erken alınması sindirim bozukluğuna neden olabilir. Çocuğun tartı alımı yeterli ise ek gıdalara 6 aylıkta başlanır.

Öte yandan, Anne sütü ucuzdur, kullanımı kolaydır. Anne-bebek bağının kurulmasına yardımcı olur. Bebek emdikçe annede oksitosin hormonu salgılanır (oksitosin refleksi). Bu hormon aynı zamanda rahimin kasılmasına ve küçülmesine neden olur. Bu şekilde emzirme, doğum sonu kanamayı azaltır ve anne rahminin eski halini almasını kolaylaştırır. Meme kistlerini ve yumurtalık kanserinin bazı türlerini önler. Anne daha çabuk eski formuna döner. Anneyi kansızlıktan korur. Emzirdikten sonra mutluluk hormonu salgılandığından annenin kendisini daha iyi hissetmesini sağlar.”

AYŞE ÖNER (HAMİLELİK VE DOĞUM KOÇU):
“HER ANNENİN SÜTÜ BEBEĞİNE ÖZELDİR!”

“Anne sütü, kalitesi ve miktarı bebeğinizin ihtiyacına göre, vücudunuz tarafından hazırlanmış, yaşamın ilk 6 ayında bebek için en ideal, canlı bir besindir. Bileşimi anneden anneye, bebeğin yaşına, hatta gününe göre bile değişir. Yapılan araştırmalar, erken doğmuş bir bebek ile zamanında doğmuş bir bebeğin annelerinin sütleri, arasında fark olduğunu göstermektedir. Başka hiçbir ek besine gereksinim olmadan altı ay, bebek için en iyi beslenmeyi sağlayacak yapıdadır.

Fakat, ilk kez anne olan bir kadın emzirmenin doğal akışına yabancıdır, bazen dalgalanmalar olabilir. Sütü azaldığında yaşamına bir bakmalıdır; çok mu yorgun, uykusuz mu, beslenmesine dikkat etmiyor mu, yeterli sıvı almıyor mu, stresi mi var? Bunları gözden geçirip, gerekli yardımı aldığında ve daha sık emzirdiğinde süt verimi mutlaka artar. Bu konuda aileden, eşinden de destek görmeye ihtiyacı vardır. Maalesef, etrafımızdaki kişiler ve yakınlarımız da sürekli yeni anneyi biberona ve süt formülü verdirmeye ikna etme çabası içindedirler. Başa çıkabilmek için emzirme konusunda doğru bilgilerle donanımlı olmalısınız. Kendinize inanın. Çevrenizden gelen yanıltıcı, kafanızı karıştıran tavsiyelere kulak vermeyin. Her annenin sütü, bebeği için ideal besindir. Bunu hiç unutmayın.”

PROF. DR. GÜLBİN GÖKÇAY
(Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Uluslararası Emzirme Danışmanları Birliği Üyesi):

“GALİBA BEBEĞİM DOYMUYOR?!”

“Eskiden bebeğim emip uyuyordu, şimdi ağlıyor, sürekli meme istiyor, diye dertleniyorsanız, meraklanmayın. Bu durum, genellikle büyümenin hızlandığı dönemlerde görülür. Bu dönemler 3.ve 8. haftalar ve 3.aydır. Bu dönemlerde annenin süt üretimi, büyüyen bebeğin gereksinimini karşılamayabilir. Bebek, annenin memesini daha fazla uyararak süt yapımını arttırmaya çalışır. Genelde 3 günün sonunda süt yapımı artarak bebeğin yeni gereksinimini karşılar düzeye gelir. Bunun için annenin sabırlı olması, hiçbir ek besine başlamadan bebeğini sık aralıklarla emzirmeye devam etmesi kendisinin de dinlenmeye özel önem verilmesi gerekir.

Bir de bebek 3-4 aylık olunca çevreye ilgisi artar, anneyi emerken dikkatini çeken bir olaya emmeyi bırakıp bakmak ister. Bu durumda annenin sakin bir yerde emzirmesi yerinde olur. Ayrıca, bu aylarda bebekler hiçbir neden olmaksızın meme emmek istemeyebilirler. Bu durumda uykuluyken emzirmek gerekir. Bu durum genellikle geçicidir, fakat anne biberona başlarsa, bebek hızla memeden uzaklaşabilir.”

ÖZDEN BADEMCİ DANDUL (KLİNİK PSİKOLOG):

 “EMZİRME DENEYİMİNİN KENDİSİ GÖZARDI EDİLİYOR!”

“Bebeğin anneyle ilişkisi bebek anne karnındayken başlıyor, fakat memenin önemli bir özelliği var. Bebek dünyaya geldiğinde ilk buluştuğu nesne annesinin göğsüdür. Yani bebek anneyle ilk ilişkisine, annenin göğsüyle nesne ilişkisi kurarak başlar. O yüzden göğüs annedir, göğüsten aldığı süt de annedir. Anne, sütüyle yaşam verir. Hep, bebeğin anne sütü almasının fiziksel kazanımlarından söz edilir… Aslında en önemlisi, bebeğin duygusal kazanımıdır. Çünkü yaşamı temsil eden anne, göğsü-sütü aracılığıyla bebekle ilişki kurar.

Bu ilişkide zorlanan, annelik rolünde zorlanan, anne olmayı bir tür kayıp olarak yaşayan, anne olmayı daha çok hüzün olarak yaşayan, “Artık özgür değilim” üzüntüsüyle yaşayan kadınlar, emzirmekte zorlanıyorlar. Bu tabii bilinçle gerçekleşen bir süreç ya da bilinçle verilen bir karar değil. Fakat, sütü kesilen annelere, sütü az gelen annelere, emziremeyen annelere bakıldığında, orada hem ertelenen-direnç gösterilen bir ilişki, hem de kadının annelik rolüne gösterdiği bir direnç söz konusudur.

Günümüzde pek çok kadın normal doğum yerine sezaryeni ve emzirmek yerine biberonla beslemeyi tercih ediyor. Çünkü artık kadınlar anneliğin mümkün olduğunca az iz bırakmasını istiyor. Annelik artık bir tür deformasyon olarak algılanıyor.

Oysa, bebeğin aldığı besinin öneminin yani anne sütünün gerçekte taklit edilemiyor olmasının yanı sıra, emzirme deneyiminin çok önemli ve özel olduğunu annelerin hatırdan çıkarmaması gerekiyor. Emzirme deneyiminin kendisinin bebeğe, anneye ve ilişkiye katkısı da benzersiz. Dolayısıyla, anne sütünün sayısız faydalarını sayıp dökerken, bizzat emzirme deneyiminin kendisini göz ardı etmemek gerekiyor. Üstelik,  bebek tutunma ihtiyacı ile doğar. Emme aynı zamanda bir tutunmadır, bebeğin annesinin memesi aracılığıyla hayata tutunması söz konusudur.”

PROF. DR. BENAL BÜYÜKGEBİZ
(Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, İştahsızlık ve Büyüme Bozuklukları Merkezi’nin Kurucusu):

İŞTAHLA EMİYOR! FAKAT, İŞTAHLA DA YEMESİ İÇİN…
“Bebeğiniz çok iyi meme emiyor, fakat ya sonra? Katı mamaya geçmeden önce ve geçerken neler yapmanız gerektiğini bilirseniz, ileride iştahsız bir çocukla başetmek zorunda kalmazsınız.

Anne sütünün üstünlüğünü tartışmıyoruz. Fakat, anne sütü ikinci altı aylık dönemde artık, diğer besinlerin önüne geçmeyecek, en azından çocuğa kazandırılması gereken yeme becerilerinin kazandırılmasına engel olmayacak şekilde verilmelidir. Çünkü ikinci 6 ayda artık çocuğun damak lezzeti gelişir. Bu nedenle, özellikle 9. aydan sonra anne sütünün gece saatlerine doğru kaydırılması gerekir. Bu noktada anneler, çocuğun daha kıvamlı ve pürtüklü yiyeceklere karşı göstermiş olduğu tepkiye üzülüp bunları vermekten vazgeçerek, yerine anne sütü ya da süt verirse çok yanlış olur. Çünkü çocuk, “pürtüklü gıdalara karşı tepki gösterdiğimde annem bana süt veriyor”, bilgisini öğrendiğinde pürtüklü gıdaya olan direnci daha da artar.

Bir de anneler çocuklara besleyici olduğunu düşündüğü besinleri blendırda ya da çatalla karıştırarak veriyor. Ve çok da lezzetli olmayan bu karışımları çocuktan yemesini bekliyorlar. Oysa, 9. aydan itibaren artık bebeklerin daha lezzetli yiyecekler yemesi gerekir. 1 yaş civarında da bebeğin, erişkin lezzetlerine alışmış olması beklenir. Bu noktada annenin, bebeğin tercihlerine saygı göstermesi lazım. Anne sütünden erişkin diyetine geçilmesi bebek için çok hızlı bir değişimdir. Bu aşamada bebek, önce sadece anne sütü kıvamında ve anne sütünün besin değerine sahip besinleri tüketebilir. Ve bu istemli değil, istemsiz bir olaydır. Bebeğe verilen sıvının birazcık koyuluğunu arttırın, beceri eksikliği gösterir, yutamaz. Doğumdan itibaren zamanla çocuğun gelişimi artar; mide-bağırsak sistemi, böbrekleri ve beyni yemek yeme işlemini gerçekleştirmeye hazırlık yapar. 5 ila 7. aylar arasında bebek, anne sütünden daha kıvamlı ve hatta içinde bir miktar da, pürtük olan yiyecekleri alabilecek gelişime ulaşır. Sadece egzersiz yaptırılmalıdır. O nedenle de bu aylarda ek gıdalara başlanır. 8 ila 10. aylarda ise çocuk ısırmayı, çiğnemeyi ve yutmayı öğrenecek hale gelir. Anne, bu iki dönemi ıskalarsa, daha sonra çocuğa yemek yemeyi öğretmek çok zor oluyor. En önemli hata budur!”

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

EMZİREMEDİYSENİZ, SUÇLULUK DUYMAYIN!
Eğer, kendinizle ya da bebeğinizle ilgili sağlık sorunları nedeniyle, çok istemenize rağmen bebeğinizi emziremediyseniz, sakın ha suçluluk duymayın! Tamam, bir şeyin yerine başka bir şey geçmez! Ama emzirememek bile, iyi ve sağlıklı bir ilişkiyle; ten temasıyla, göz temasıyla, kısacası sevgi ve ilgiyle telafi edilebilir. Siz yeter ki, bebeğinizle keyifli ve doyurucu bir ilişki kurmaya çalışın. Gerisi kendiliğinden gelecektir.

Bu arada, çocuğunuzun babasından da yardım istemeyi ihmal etmeyin! Unutmayın ki, baba da -emzirmek hariç- bebeğinizle ilgili her türlü sorumluluğu alabilir ve almalıdır. Eşinize de bu konuda fırsat tanıyıp, motive edin. Göreceksiniz, iyi niyet ve paylaşımla, siz de kısa zamanda mutlu ve sağlıklı bir aile olacaksınız.

Doğumun ardından 40'ınız çıkana kadar göğüslerinizdeki sızlamaları, uykusuzluklarınızı, düzeninizin düzensizlik olduğu süreci; çok da kafanızda büyütmeden, sadece bebeğinizi tanımaya, anlamaya çalışarak geçirdiğinizde göreceksiniz ki, her şey yoluna girmiş bile…Yeter ki, kendinize güvenin!

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.