Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

HER ŞEY SEVGİ ADINA ZATEN...


Her şey sevgi adına zaten…

Halil Cibran "Peygamber" adlı şiirinde şöyle der:
"Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Yaşam'ın kendine duyduğu özlemin kızları ve oğulları onlar.
Sizin sayenizde geldiler buraya, sizden değil,
Ve yanınızda olsa da onlar, size ait olamazlar.
Sevginizi verebilirsiniz onlara, düşüncelerinizi değil,
Çünkü onların kendi düşünceleri var.
Konuk ettiğiniz bedenleridir, ruhları değil,
Çünkü ruhları geleceğin evinde yaşar ve siz düşlerinizde bile gidemezsiniz oraya.
Onlara benzemeye çalışabilirsiniz ama uğraşmayın asla onları kendiniz gibi yapmaya.
Çünkü ne geri gider yaşam, ne de oyalanır geçip giden günde."
Evet, okuyunca insan ne güzel sözler diyor. Ama iş uygulamaya gelince, orada durmak gerek! Çünkü hemen hepimiz çocuklarımızı kendimize hayattaki en ait, en üstünde istediğimiz gibi tasarruf edeceğimiz canlılar gibi görmez miyiz? İnanın bu soruları sadece size değil kendime de soruyorum. Vallahi, ebeveynlik, hele de annelik zor sanat, insan nasıl denge kuracağını şaşırıyor. Üstelik, suçluluk duyguları annelerin yakasını bir an olsun bırakmazken… Her yaptığınızdan ya da her yapmadığınızdan bir suçluluk payı çıkarmak mümkünken, toplum da buna çanak tutarken, psikoloji bilimi ""Suçlu ayağa kalk" diye haykırırken… Ama olsun, hepimiz evlatlarımıza elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıyor muyuz? Tek sorun, her zaman yapabileceklerimizin de daha iyisinin, daha doğrusu daha sağlıklısının olması! İtiraf etmeliyim ki, 4 yıllık annelik serüvenim boyunca, hayatımın en mutlu ve haz verici günleri kadar en zor ve en delirtici günlerini de yaşadım. Yoksa, hangi anne yavrusunu normal, sıradan bir sevgiyle sevebilir? Fakat, itiraf etmeliyim ki, ben de bu sevgiye rağmen,
-belki de bu sevgi yüzünden- yavrumun kıçına çimdiği de bastım, öfke nöbetlerine de kapıldım. Sonuç: Tabii ki, pişmanlık. Bir ebeveynseniz, hep soğukkanlı durmanız gerekiyor, ama olmuyor işte, siz de insansınız. Bir de dikkat edin, çocuklarımızı büyütürken, "Ben annem-babam gibi yapmayacağım" derken aynısını ya da tam tersini çocuklarımıza uyguluyoruz ve bu uygulamaların çoğu da onlara zarar veriyor. En iyisi insanın kendi çocukluğunu bir kenara bırakabilmesi, ama nerde?.. En çok da anne olunca çocukluğunuzda yaşadıklarınız, içinizde, gözünüzün önünde tekrar cereyan ediyor. Aşırı (sağlıksız) sevmek de besbelli, çocukluğumuzda yaşadığımız mahrumiyetlere inat bizi teslim alıyor. Hani ayı yavrusunu severken öldürür hesabı, biz de çocuklarımızı severken, sevgi adına binbir yanlışı, binbir sağlıksız davranışı ardı ardına sıralayabiliyoruz. Mahrum kalmasın, hayal kırıklığına uğramasın, canı acımasın, üzülmesin, yorulmasın… Ama hayat bu, eğer biz yavrumuza her şart altında duygularıyla ve yaşamla başa çıkmayı öğretemezsek, bu kez hayat en acımasız şekliyle öğretebiliyor.

SEVGİNİN FAZLASI

Her gün sizlerden çok sayıda mail alıyorum. Anneler genellikle çocukları üzerinde disiplin kuramamaktan yakınıyorlar. Ben bu durumun nedenini buldum: Aşırı sevmek! Her şeyin olduğu gibi sevginin de fazlası yani sağlıksızı zarar. Dengeyi kurmak ise (önce bilgilenmekten sonra da) hem sevecen hem kararlı davranabilmekten geçiyor.

“Çoğu durumda kullanıldığınızı hissediyorsanız, öyle olduğundan emin olabilirsiniz.” “Çocuklara göre ana babalar bozuk parayla çalışan makinelere benzer: Delikten her zaman bir şey çıkmaz ama arzu edileni elde etme şansı yine de kolu çekerek denemeye değer.” “Çocuklar her istekleri karşılandığında güven duygusu geliştiremezler.” “Aşırı sevmek başkalarına bağımlı olmayı teşvik eder.” “Ana baba olarak sizin göreviniz, vazgeçilebilir hale gelmektir.” “Bir ebeveynin görevi ortamı hazırlamak, uygun becerileri öğretmek ve gevşeyip çocukların kendi görevlerini yerine getirmelerine izin vermektir.”

Bir kitap düşünün. Yukarıdaki gibi, pek de alışık olmadığımız cümlelerle karşımıza çıkıyor. Hele de bir ebeveynseniz insanı afallatıyor… Siz de benim gibi, başlığı görüp (Sevginin Fazlası/Arkadaş Yayınları) kitabı satın alabilir. Sonra da eşekten düşmüş karpuza dönebilirsiniz. Yine de ara sıra rutine (hayata) kendimizi kaptırmış giderken, içimize dönüp kendimize ve ilişkilerimize bakmak hiç de fena olmuyor. Nasıl mı?..

AŞIRI UÇLARDA GEZMEK
Normal bir anne baba olarak, büyük olasılıkla siz de şu ya da bu şekilde “aşırı seviyorsunuz”. Aşırı koruma, kurtarıcılık, aşırı hoşgörü, aşırı kontrol, (çocuklar sızlandığında, yalvardığında, ağladığında veya öfke nöbetine tutulduğunda) teslim olmak, hep çocukların yerine karar vermek, göz yummak, mantıksız beklentiler, çocukların aileye katkısı konusunda yeterince beklentiye sahip olmamak, çocukları güçlü özsaygıya gereksinim duydukları inancıyla aşırı övmek, çocukların savaşlarını onların yerine vermek, çocukların evi yönetmelerine izin vermek, maddi refah sağlamak için geç saatlere kadar çalışmak, çocukların büyüyünce kim ve ne olmaları gerektiğini bildiğini sanmak, çocukların velayeti için mücadele etmek, yetişkin çocukların rahat yuvalarında diledikleri kadar kalmalarına izin vermek. İşte bu davranışlardan herhangi biri tanıdık geliyorsa, siz de çocuğunuzu aşırı seviyorsunuz ve aşırı sevmenin insan doğasının ve ana babalığın bir parçası olduğuna inanıyorsunuz demektir. Ancak, aşırı sevmenin çocuklar açısından bir yarar sağlamadığını da fark etmiş olmalısınız. Kısacası aşırı sevmek; sevgi adına yapılan ve çocuklara yararı olmayan davranışlar olarak tanımlanabilir. Sonuçta, ana babalar sevgi adına pek çok farklı şey yaparlar. Denetler ve şımartır, verir, alır, cezalandırır, kucaklar ve bunların tümünü sevgi adına yaparlar. Aslında sevgi, çoğu zaman iyi niyetli ana babaları uç noktalara yöneltir. Ana babalar çocuklarına karşı ya fazla kontrollü ya da fazla sevecen ve aşırı hoşgörülü davranırlar.

Aşırı seven anne babaların özellikleri

- Çocuklarını sahip oldukları bir mal gibi görürler.
- Çocuklarını kendi istedikleri kalıba sokmaya çalışırlar.
- Beceriksiz arkadaştırlar ya da anne babanın arkadaş olamayacağında ısrarlıdırlar.
- Boyun eğer ya da çocuğu boyun eğmeye zorlarlar.
- Kontrol ederler.
- Çocuklarının ve kendilerinin mükemmel olmasına çalışırlar.
- Çocuklarını yenmeye çalışırlar. Çocuklarının iyiliği için nutuk çeker veya ceza verirler.
- Çocuklarına bir nesne ya da alıcı olarak davranırlar.
- Aşırı korurlar.
- Önlemek ya da kurtarmak için duygularını dikkate almazlar.
- Sonucu belirlerler.
- Önce azarlar, sonra zor durumdan kurtarırlar.
- Davranışları kişisel olarak algılarlar.
- Kendi gereksinimlerini tatmin ederler.
- Korkuturlar.
- Çocuk merkezdedir.

Sağlıklı seven anne babaların özellikleri

- Çocuklarını kendilerine verilmiş bir armağan gibi görürler.
- Çocuklarını gerçekte oldukları kişilere göre yetiştirirler.
- Saygılı ve destekleyici bir arkadaş olurlar.
- Sevecen ve kesin davranırlar.
- Rehber (pilot değil, yardımcı pilot) olurlar.
- Hataların öğrenme fırsatı olduğunu öğretirler.
- Çocuklarını kazanmaya çalışırlar.
- Çocuklarını çözümlere ortak ederler.
- Çocuklarını bir değer olarak ele alırlar.
- Uygun gözetim ve denetim yaparlar.
- Duygularına izin verir ve kendilerini çocuklarının yerine koyarlar.
- Hayat becerilerini öğretirler.
- Çocuklarının deneyim kazanmasına ve sonuçları keşfetmesine izin verirler. Çocuklarına davranışlarından ders çıkarmayı öğretirler.
- Çocuklarının dünyasına girerler.
- Güven ve inanç verirler.
- Çocukları katılımcıdır.

Aşırı hoşgörünün (uzun vadede olası) zararları

- “Dünyanın bana bir hayat borcu var” inancına sahip şımartılmış çocuklar.
- “Sevgi, başkalarının bana bakmasını sağlamaktır. Ben kendime bakamam.” şeklinde düşünen bağımlı çocuklar.
- Yetersiz olduklarına inanan çocuklar: Ben yetenekli bir insan değilim.

Aşırı kontrolün (uzun vadede olası) zararları

- Kişisel güçlerini ellerinde tutmanın tek yolunun, ya istenilenin tam tersini yapmak ya da kendi isteklerini gizlice yaparken kurallara uyuyormuş gibi davranmak olduğuna karar veren asi çocuklar.
- Hissettikleri acı ve cesaretsizliğin öcünü alan ve bunu yapmaya çalışırken genellikle (okulu bırakmak ya da öz yıkıma yönelik başka davranışlarla) kendilerine zarar veren kin dolu çocuklar
- Pasif çocuklar. Kendilerini, bunu ancak başkasının ağzından duyduklarında değerl,i hisseden “onay bağımlıları”.

DİSİPLİN VE CEZA AYNI ŞEY DEĞİLDİR!
Bazı ana babalar yapabilecekleri en sevgi dolu şeyin çocuklarına ceza yoluyla ders vermek olduğunu düşünürler. Çünkü çocuklarının taşkın davranışlarından veya sevimsiz birer yaratık olup çıkmalarından dolayı suçlanmak istemezler. Bu olasılığı ortadan kaldırmak için de aşırı kontrolcü olurlar. Bazı ana babalar ise yapabilecekleri en sevgi dolu şeyin, çocuklarını cezanın aşağılayıcılığından korumak olduğuna inanırlar. Çocuklarına şiddet, güç ve kontrolün yanlış kullanımları konusunda örnek olmak istemezler. Bu tür ana babalar genellikle hoşgörülü olurlar. Ve tabii ki, ana babaların çoğu bu iki uç arasında gidip gelirler. Oysa, bu iki uç arasında bir yer var: Aynı anda hem sevecen, hem de kararlı davranmak. Ne aşırı kontrol ve ceza, ne de aşırı hoşgörü. Denge. İş ile oyun, sevecenlik ile kararlılık, kendine bakma ile başkalarına ilgi gösterme arasında kurulan denge.

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

ANNEYSENİZ, DENGEYİ BULMAK USTALIK İSTİYOR…

Bütün dünyada araştırmalara ya da tartışmalara bakın, bir çocuğun başına Allah korusun sevimsiz bir durum gelmişse, hemen "Anne nerede hata yaptı acaba?" denir. Ayol yeter, doğurduysak doğurduk, insan bu kadar da iğdiş edilmez ki… Çalışan anne olduğunuz için, çalışmayan anne olduğunuz için, boşanan anne olduğunuz için, boşanmayan anne olduğunuz için, vs.vs. hep suçlanırsınız. Evet, çocuğa sevgiyi de, güveni de, başkalarına saygıyı da, kendini korumayı da büyük ölçüde anne öğretir. Ama babanın, çocuğun içinde bulunduğu ailenin, okulun, sokağın, sistemin, medyanın, yasaların hiç mi sorunluluğu yok? Sonra da "Çocuk annenindir, gerisi boş" dediğimiz zaman kızıp alınıyorsunuz. En önemlisi de; "Çocuğun annesinin çalışan mı, boşanan mı, o yüzden mi?" diye genel geçer sorgulamalarda bulunmaktansa, ebeveynlik becerisinin çok çok kişisel bir ustalık gerektirdiğini hatırlatmak isterim.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.