Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ANNENİN İYİ BİR ORGANİZATÖR OLMASI İÇİN KÜÇÜK İPUÇLARI


Çalışan anne, doğumdan sonra iş hayatına dönmekte zorlanıyor, zaten yüzde 70 kadın da çalışma hayatına yeniden dönemiyor. Çalışan kadının sorunları ülkemizde büyük bir yara... Peki, çalışan annenin hayatı nasıl kolaylaşır... İşte, annelere küçük ipuçları...

Anneler ağlaya ağlaya, göğüslerinden sütleri aka aka işe gidiyorlar, bebeklerini bırakacak güvenilir insan bulmakta zorlanıyorlar... Bir kere, kanunda yer alan, belli sayıda kadın çalışanı olan her iş yerine kreş meselesi hallolsa yaşanan sorunların önemli bir kısmı ortadan kalkar. Yasa önerileri var, annelik izni 1 yıla çıksın gibi... Henüz kesinleşen bir şey yok...

Kadının bu en özel döneminde, yeni anneleri en çok tedirgin eden konulardan biri de çalışma hayatına dönüp dönmemek “Çalışmam çocuğumu olumlu mu, yoksa olumsuz mu etkileyecek?” sorusunu hergün birçok anne soruyor.

Uzmanlar bu soruya net ve kesin bir yanıt verilemeyeceğini, çünkü anne ve bebeğin içinde bulunduğu durumun, ailenin dinamiklerinin bu konuyu doğrudan etkilediğini söylüyor. Annenin çalışmasının çocuk üzerinde yaratacağı etkiler bazı faktörlere bağlı. Bu faktörler; annenin işi, çalışma nedenleri, çalışma koşulları, annenin eğitim düzeyi, anne-çocuk iletişimi, aileiçi ilişkiler, annenin yokluğunda çocuğa bakanın özellikleri, sağladığı bakımın uygun ve devamlı oluşu, nihayet çocuğun hangi gelişim basamağında bulunduğu, çocuğun yaşı olarak sıralanabilir.

Yaş, üzerinde önemle durulması gereken faktörlerden biri. Koşullar ne olursa olsun, annenin çalışması 0-3 yaş çocuğu ile 3-6 yaş çocuğunu farklı etkileyeceği gibi, okul çocuğu ile ergeni de farklı etkiler. Yine de araştırmalar, çocuğun kişilik gelişimi üzerinde annenin çalışıp çalışmamasının değil, ancak anne ve babanın çocuk yetiştirme tutumlarının etkili olduğunu ortaya koyuyor.

ÇOCUKLA GEÇİRİLEN ZAMANIN SÜRESİ DEĞİL, KALİTESİ ÖNEMLİ!
Konuyla ilgili bazı araştırma sonuçları ise şöyle:
- Çocukla geçirilen sürenin uzunluğu değil, kalitesi önemli. Yani, gerçekten annenin evde kaldığı süre çocuğu ile birlikte, onunla oynayarak, ilgilenerek sağlıklı etkileşime girerek geçirilmiyorsa, olumlu hanesine yazılabilecek bir puan kazandırmıyor annelere...
- Annenin çocuk ile birlikte geçirdiği süre arttıkça kalitesi azalıyor. Yani anne “bunalıyor”. Bu yüzden ev hanımları çocukları ile birlikte aynı mekanda olsalar da onlarla pek birlikte vakit geçirmeye katlanamıyorlar. Çalışan anneler ise genellikle çocukları ile “yeterince vakit geçiremedikleri”nden yakınıyorlar. Oysa bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, anne babası çalışan çocukların yüzde 85-90’ı böyle bir durumdan şikayetçi değil. Diğer bir ifade ile çalışan anne babaya sahip çocukları sadece yüzde 10-15’i anne babaları ile daha fazla vakit geçirmek istediğini söylüyor.

“BEBEĞİMLE NASIL KALİTELİ ZAMAN GEÇİRİRİM?”
Çalışan annenin bir sorunu da bebekle geçirilen az zamanın en kaliteli biçimde değerlendirilmesi... Anne tüm gün çalışıyor olmanın kendisinde yarattığı suçlulukla çocuğuna hediyeler alır ya da onu şımartabilir. Oysa, çocukla geçirilecek kaliteli zaman her şeyin ilacıdır.

Kuşkusuz çocuk ile geçirilecek zamanın kaliteli olmasının en çok gerekli olduğu dönem 0-3 yaş dönemidir. Bu yaştaki çocuk ile geçirilecek zamanın kalitesini belirleyen, bebeğin temel ihtiyaçlarının karşılanıyor olmasıdır. Şüphesiz, ileriki yaşlarda çocuk ile geçirilen zamanın kaliteli kılınması için yapılacaklar değişir. Bir başka deyişle, çocuk ile geçirilecek zamanın kalitesini arttıran, çocuğun içinde bulunduğu gelişme aşamasının dinamiklerini dikkate alan yaklaşımlardır.

Yaşamın ilk 3 yılında bebeğin beklentisi temel ihtiyaçlarının, yani beslenme, uyuma ve yıkanmanın sevgiyle karşılanmasıdır. Bu durumda anne, bebek ile birlikte olduğu zamanları onun bu temel ihtiyaçlarını karşılayarak değerlendirmelidir. Bebek, kendisine bu şekilde yaklaşan bir anne varlığında, günün küçük bir bölümünde birlikte olabilseler de, “anne farkındalığı”nı kaybetmeyecektir. Oysa, anneler genellikle bebekleri ile kaliteli zaman geçirmekten, onunla en kaliteli oyuncaklar ile oynamayı algılarlar. Ancak bu mantık bebeğin dünyasıyla uyuşmaz. Annenin çocuğa ayırdığı zamanın süresi değil, onunla diz dize, göz göze olabildiği derinlik önemlidir. Bunun sözlerle soyut olarak değil, somut olarak hissettirilmesi gerekir.

ÇALIŞAN ANNENİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRAN İPUÇLARI:
Eğer çalışan kadın iyi bir organizatör değil ise, yaşamı kendisi ve çevredekiler için gereksiz yere güçleştirebilir. Bu yüzden çalışan kadın, anne olmadan önce ve sonra ile yaşamını ve iş yaşamını dengelemede, kendi istekleri ile çevrenin beklentilerini uzlaştırmada ustalaşmaya çalışmalıdır. Nasıl mı?..

- Gerek evde gerekse işte, yükünüzün arttığı dönemlerde bir süre yalnızca acil ve önemli olan işlerinizle ilgilenin.
- Bazı işleri başkalarına devretmeyi deneyin, işyerinde iş arkadaşlarınızdan; evde ise eşinizden, varsa diğer çocuklarınızdan veya yakınlarınızdan yardım isteyin. Çocuğunuz yokken evinizle, kadın olduğunuz için eşinizden daha çok ilgilenmiş olabilirsiniz, bu aynı düzenin devam edeceği anlamına gelmez.
- Eşiniz yeni doğan bebeğinizi emziremez belki ama, bugüne kadar hep sizin hazırladığınız akşam yemeğini hazırlayabilir. Aile içinde yapılabilecek ufak düzenlemeler size kısacık da olsa rahat bir nefes alma olanağı sağlar.
- Yükünüzün çok arttığını hissettiğiniz yerde bazı alışkanlıklarınızdan tamamen vazgeçin, bunun için kendinize önceden “vazgeçilebilirler listesi” bile hazırlayabilirsiniz. Örneğin, ev işleri için düzenli bir yardımcı alamıyorsunuz ve iki haftada bir mutlaka mutfağın dolaplarının temizlenmesini gerekli buluyorsunuz ve artık buna ayıracak zamanınız yok. Eşiniz hayatta yapmaz böyle bir işi, anneniz çok yaşlı, arkadaşınıza böyle bir şeyi teklif etmeyi düşünemezsiniz bile. O zaman bu alışkanlığınızdan vazgeçin ya da bu düşüncenizi terk edin; iki haftada bir mutlaka mutfağının dolaplarının silinmesini gerekli bulan bir kadın değilsiniz artık. Mutfak dolapları bekleyebilir, arkadaşlarınız bekleyebilir, müşteriler ve hatta müdürünüz bile bekleyebilir, ama çocuğunuz bekleyemez.
 
SUÇLULUK DUYGUSUNDAN KURTULMAK GEREK!
Çalışan annelerin büyük bir bölümü çocuklarına yeterince zaman ayıramadıklarını düşünerek, suçluluk duyarlar. Bu suçluluk duygusundan kurtulmak için de, çocuğu ile birlikte olduğu saatlarde büyük bir özveri ile onun her istediğini yerine getirmeyi çalışırlar ve sürekli şımartırlar. Parasal olanaklarının elverdiği ölçüde her gün eve dönüşte ona hediyeler alarak bu durumu telafi etmeye çalışırlar ve farkında olmadan çocuğu maddi çıkarlara yöneltip, tatminsiz ve bencil bir birey haline getirirler. Bazı durumlarda bu suçluluk duygusu o kadar ağır basar ki, anne çocuğun tüm ihtiyaçlarını ve görevlerini üstüne alarak onun bağımlı ve kendi başına hiçbir karar alamayan bir kişilik geliştirmesine neden olabilir.

Bazı aileler ise, annenin çalışmasıyla çocuğun gerekli disiplin ve otoriteden uzak kaldığını düşünerek, ona baskı ve katı bir disiplin yöntemi uygulayarak çocuğun çevredeki tüm tehlikelerden korunduğuna inanırlar. Baskı altında sürekli korunan ve cezalandırılan çocuk ise, ya otoriteye boyun eğen ve her istenileni yapan pasif bir kişilik sahibi ya da isyankar bir kişi olabilir. Oysa ki anne-babadan beklenilen en uygun davranış, çocuğu ile sevgi, şevkat ve güven temeline dayanan iyi bir diyaloğun ve iletişimin kurulmasıdır.
 
“BEBEĞİMİ KİME EMANET EDECEĞİM?”
Çalışma hayatına dönmek isteyen ya da buna zorunlu olan anne için en önemli konu bakıcı ya da bebeği kime emanet edeceği konusudur.  Sırf bu bile anneler için yeterince zorken bu konu beraberinde; doğru bakıcıyı seçmek, çocuğun anneden çok bakıcıya bağlanması korkusu, bakıcı ya da aile büyüklerinin çocuğun gelişimini nasıl etkileyeceği gibi binlerce soruyu akıllara getirir. Kreş ve yuva da akla gelen bir diğer çözümdür. Ancak tüm bu çözümler beraberinde pek çok soruyu yaşama geçirir.

Doğum sonrası izin süresi annenin kendini toparlaması için yeterli olmadığı gibi, kadının annelik rolünü benimsemesi ve anneliğin zevkine varabilmesi için yeterli değil. Çocuğun ilk aylarda gerek biyolojik, gerek psikolojik açıdan annesine duyduğu ihtiyaç ise çok büyük. Çocuğun anne sütü ile beslenmesi, sağlığı açısından ne kadar önemliyse, duygusal gelişimi de o kadar önemlidir. Ünlü uzman Bowlby’nin dediği gibi; “yaşamın ilk yıllarında çocuğun beden gelişimi için vitamin ve protein ne kadar gerekli ise, bedensel, zihinsel ve duygusal gelişimi için anne sevgisi de o kadar gerekli.”

Bebeğin hem anne sütüyle düzenli olarak beslenebilmesi, hem de fiziksel olarak biraz kendini toparlayıp, en azından başını tutabilecek duruma gelmesi için ilk 3 ay anneyle birlikte olması önemlidir. Birçok uzman bu sürenin en az 6 ay olması konunsunda birleşir. İşte, belli bir süreden sonra çalışmaya başlayacak annenin çocuğunu başkasına “emanet etme” zorunluluğu doğar ve aile önemli bir sorunla karşı karşıya kalır. Bebeğe kim bakacak? Bebek nerede ve nasıl bakılacak?.. Bunun cevabını bulurken de anne ve bebeğin ihtiyaçarı ve ailenin içinde bulunduğu dinamikleri gözönünde tutarak karar vermek doğru bir yaklaşım olacaktır.

ÇALIŞAN ANNENİN HAKLARI
Çalışan annenin ve anne adayının yasal hakları ve sosyal hakları mevcuttur. Ancak çoğu anne bu hakları bilmez ya da gerçek hayata geçiremez. Şu sıra annelik izninin 1 yıla çıkması vve babanın da bu bir yılın en az 3 ayını kullanması yönünde çalışmalar mevcut... Çalışan annenin yeterince zorlaşan yaşamını kolaylaştıran bu hakları Avukat Şule Taşkan anlatıyor:
“İş Kanunu kapsamında kadın işçi çalıştıran işyerlerinde 4857 sayılı İş kanunun 88.maddesine göre; “Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik” mevcuttur. Bu yönetmeliğin amacı, işyerlerindeki gebe, yeni doğum yapmış veya emziren işçilerin işteki güvenlik ve sağlığının sağlanması ve geliştirilmesini destekleyecek önlemler uygulamak ve bu işçilerin hangi dönemlerde ne gibi işlerde çalıştırılmalarının yasak olduğunu, çalıştırılabileceği işlerde hangi şart ve usullere uyulacağını, emzirme odalarının veya çocuk bakım yurtlarının nasıl kurulacağını ve hangi şartları taşıyacağını belirlemektir. İşçi, gebelik ve emzirmeye başlama halinde mutlaka işvereni bilgilendirir.

ANALIK İZNİ
Gebe işçinin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haftalık süre için çalıştırılmaması esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce on haftalık süre çalıştırılmaz. Sağlık durumu uygun olduğu taktirde, hekimin onayı ile gebe işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar iş yerinde çalışabilir. Bu durumda gece çalışması yaptırılamaz ve gebe işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir. Bu süreler, işçinin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan önce ve sonra gerekirse arttırılabilir. Bu süreler hekim raporu ile belirtilir.

İsteği halinde kadın işçiye, on haftalık süresinin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınmaz. Memurlarda bu süre 12 aydır.

Devlet memuru olan annelerin evli ya da bekar olsun kullanabilmek için bazı prosedürleri takip etmesi gerekir. Devlet memuru hamile kadın, hamileliğin 32. haftasında doktorun vereceği raporu onaylatmak için bütün ultrasonografi sonuçlarıyla birlikte en yakın devlet hastanesine ya da emekli sandığı, SSK ile anlaşmalı özel bir hastaneye son düzenlemeleri yapıp götürür. Devlet memuru hamile kadın, doktor raporu ve ultrasonografi sonucunu çalıştığı kamu kurumundaki amirine götürür. Her kamu kurumu kendi çalışma şartlarına uygun olarak kanun çerçevesinde düzenlemeye gidecektir. Bu düzenlemenin şartları kamu kurumunun personel işlerinden öğrenilebilir.

BABALAR İÇİN DOĞUM İZNİ
657 Sayılı Devlet Memurları Yasası’na göre erkek memurlara 3 gün doğum izni verilmektedir. Erkek işçiler için bebek bakımıyla ilgili olarak, iş mevzuatı içerisinde çalışmalar yapıldığına yönelik haberlere rağmen, herhangi bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır.

GEBE İŞÇİNİN MUAYENE İZNİ
Gebe işçilere gebelikleri süresince, periyodik kontrolleri için ücretli izin verilir.

EMZİRME İZNİ
Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam birbuçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma sürelerinden sayılır.”
 

 

 

 


 

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.