Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

Çocuklarımız sınav kaygısından uzak yaşasın!
ÖSS’YE GİRECEKLERE YARDIMCI OLABİLECEK ÖĞÜTLER

ÖSS’YE GİRECEKLERE YARDIMCI OLABİLECEK ÖĞÜTLER

Türkiye’de yüz binlerce gencin geleceğini etkileyen üniversite sınavının yarattığı stres birçok psikolojik kaynaklı sağlık problemini de beraberinde getiriyor. Bu sorunlar sınav başarısını da olumsuz etkiliyor.


Üniversite sınavı, gençlerin hayatın zorluklarıyla karşılaştıkları ilk kilometre taşlarından biri. Her yıl 2 milyona yakın gencin geleceğini şekillendiren üniversite sınavı beraberinde pek çok sıkıntıyı da getiriyor. Sınav kaygısı aşırı hissedildiğinde pek çok hastalığa yol açtığı gibi başarıyı da engelliyor. Aşırı sınav kaygısının gençlerde güvensizliğe yol açtığı, bunun da başarısızlığı getirdiği konusunda ise uzmanlar hem fikir. Aşırı kaygının bedensel rahatsızlıklara da yol açtığı; uykusuzluk, mide ağrısı, bulantı, terleme, başağrısı, titreme ve kalp çarpıntısının ortaya çıktığını söyleyen Psikolog Nüket Diner, sınav kaygısıyla nasıl baş edilebileceğini anlattı.

AŞIRI KAYGI BAŞARIYI ENGELLİYOR!
Gösterilen aşırı endişe kişinin kendisine güvenini yok edebilir ve kişinin potansiyelini ve öğrendiklerini tam olarak ortaya koyamamasını sağlar. Bu, bir alanda başarılı olabilmek için hiç kaygı duymamamız gerektiği anlamını taşımaz. Aslında duyulan gerçekçi bir kaygı, kişiyi karar almaya ve bu alınan kararları uygulamaya yöneltir. Kaygı aşırı yükseldiği anda ise bedensel sinyaller ve fizyolojik bozulmalar görülür. Bunlar, uykusuzluk, mide ağrıması veya bulantısı, terleme, baş ağrısı, titreme, kalp çarpıntısıdır.

Rekabetin yoğun olduğu bir ortamda, geleceğimizi sınavlar belirliyor. Başarılamadığı takdirde dünyanın sonu olduğuna, hayatlarımızın mahvolacağına inandırılıyoruz. Sosyal çevrede bir yer ve etikete sahip olmak için sınav başarısı şart görülüyor. Bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmıyoruz ama yarattığı endişe ve yoğun fiziksel durum bozukluklarıyla başa çıkmamız gerekiyor. Bu olmazsa olmaz durumda başarılı veya başarısız olmak sonucundan çok, şimdiye dek öğrenilenlerin nasıl kullanılacağı ve önümüzdeki zamanı nasıl değerlendirileceği, olumsuz düşüncelerden ve performansımızı etkileyecek kadar yoğun endişe ve fiziksel problemlerden nasıl kurtulacağımız, performansımızdan en üst noktalarda nasıl kullanacağımızdır.


İŞTE, SINAV KAYGISININ SEYRİ VE SONUÇLARI
Sınav başladıktan sonra aşırı kaygıların sonucunda öğrenciler dikkatini toplamakta güçlük çeker. Hata yapma korkusuna bağlı heyecan ve panik başlar. Bu sınavın ilk otuz-kırk dakikasında yoğun olarak yaşanır. Bu kaygı sınav sonlarına doğru azalsa da, kayıp dakikalar başarı ihtimalini azaltır. Sınav kaygısının, sınav sırasında yarattığı olumsuz düşünce ve engelleyici etkinin odağı dikkatimizdir. Dikkatimizin sınav sorularına yönelmesi gerekirken, bu endişe dikkatin bölünmesine, başarısızlığa, soruları algılayamamaya, bir süre sonra da yerini olumsuz düşünce ve gerçekçi olmayan bir karamsarlığa bırakır. Bu, kaygıyı taşıyanların çoğunda bilinen bir cevabı hatırlayamamak şeklinde ortaya çıkar. Bu olumsuz ve yenilgi hissi yaratan düşünce, bildiklerini yapamama, süreyi iyi kullanamama ve hatta doğru yapılan bir soruyu değiştirmekle sonuçlanır. Bütün bunlar olumsuz beklentilerin potansiyeli yeterince kullanmasına engel olması sonucunda ortaya çıkar.


KAYGIYI AZALTMAK İÇİN…
İlk yapılacak şey kendimizle hesaplaşmaktır. Bu hesaplaşma, karamsarlığın gerçekdışı bir iyimserliğe dönüşmesi değil, kendimize karşı gerçekçi bir yaklaşımdır. Eksiklikler ve tamamlanması gerekenler nelerdir, kalan zaman nasıl değerlendirilmelidir? Bu ilk aşamada kişi kendi potansiyelini doğru değerlendirmelidir. Bunun için psikolojimiz ile fizyolojimiz arasındaki işbirliğini sağlayıcı çeşitli teknikler kullanılır. Kendini tanımak, değerlendirmek, oluşan kaygıyı lehimize çevirmek ve yaratıcı hale getirmek bizim elimizdedir. Bu teknikler sadece sınav kaygısından kurtulmak için değil, hayata bakış ile gerçekçi ve olumlu düşünce tarzını oluşturmaya, yaratıcılık ve spontanlık kazandırmaya yöneliktir.


DOĞRU BESLENMEK ŞART!
Sınav öncesi, sabahı ve sırasında beslenme önerileri:

- Sınavdan bir gün önce şimdiye kadar yemediğiniz besini ilk defa o gün tüketmeyi denemeyin.
- Mümkünse dışarıda yemek yemeyiniz, evde daha önce yediğiniz yemekleri tercih ediniz.
- Kan şekerinizin ayarlanması ve başarı oranınızın artması açısından tatlı, çikolata hazır meyve suyu gibi gıdalar yerine kan şekerinizi yavaş yükselten meyve, kepekli ekmek, süt ve ürünleri gibi gıdaları tercih edin.
- Bir gün öncesinde çok yağlı, ağır gıdalar yerine protein, karbonhidrat, yağ dengeli hafif gıdalar tercih edin.
- Huzursuzluk, kalp çarpıntısı ve uykusuzluk gibi sağlık problemlerine yol açtığı için çay, kahve, kola yerine bitki çaylarını tercih edin.
- Sabah kalktığınızda süt, yumurta, peynir, kepek ekmek, yulaf ezmesi gibi kan şekerinizi hızla yükseltip düşürmeyecek dengeli bir sabah kahvaltısı edin.
- Yararlı diye sevmediğiniz, sindirim sisteminizde sıkıntı oluşturabilecek gıdaları tüketmeyin, kendinizin sevdiği dengeli besinleri seçin.
- Sınav sırasında şekerli gıdalar tüketmeyin. Kan şekerinizin düşmemesi için küçük kepekli sandviç, kepekli bisküvi, paket süt, su gibi besinler tüketin.


VE SON GÜN:

- Çalışmalarınıza son verin
- Sınava ilişkin aşırı endişeleri olan arkadaşlarınızdan uzak durun
- Size güvenen öğretmenleriniz ya da yakınlarınızla konuşun
- Sizi rahatlatan etkinliklerde bulunun; müzik dinlemek, yürüyüşe çıkmak gibi.
- Rahatlayın, kendinizi sınav kaygısına karşı duyarsızlaştırın, bu endişenin mantıksız bir duygu olduğunu kendinize hatırlatın
- Tüm vücudunuzu gevşetin. Sınav salonunda olduğunuzu, sorulara sakin ve güvenli bir şekilde baktığınızı hayal edin. Soruları gözden geçirdikten sonra zamanınızı en iyi şekilde planladığınızı ve soruları güvenli şekilde yanıtladığınızı düşünün. Sınavı yapabileceğiniz en iyi şekilde tamamlayarak soru kitapçığını teslim ettiğinize, istediğiniz puanı aldığınıza ilişkin görüntüyü hayalinizde canlandırın ve birkaç dakika koruyun.
- Uykudan önce sınav konusunu düşünmeyin.
- Sınava ilk kez giriyorsanız bu yıl istediğiniz bölüme giremezseniz, seneye tekrar sınava girme hakkınızın olduğunu unutmayın.
- Sınava birkaç kez girdiğiniz halde istediğiniz bölüme devam etme hakkı elde edemediyseniz, üniversite dışında size meslek kazandıracak ortamlar bulmaya çalışın; kurslar, çalışarak iş tecrübesi edinmek gibi.
- Okul başarısının her zaman yaşam başarısını getirmeyeceği düşüncesini yabana atmayın.

“BİR TRAVMA DENEYİMİ ADETA”
Gestalt Kişisel ve Aile Gelişim Merkezi Klinik Psikolog-Psikoterapist Sevda Sakarya: “Ülkemizde 1 milyonu aşkın evde saatler ÖSS’ye ayarlandı. Gönül isterdi ki ÖSS, gençlere gelecek tasarımları ve kendilerini gerçekleştirme yönünde umut ve heyecan veren, gereğince aşıldığında imkaânlar sunabilecek önemli bir yaşam olayı olsun. Ne var ki yıllardır Haziran ayında çoğu genci savurup atacağı bilinen, bir hortum gibi, korkuyla beklenen bir travma deneyimi adeta... Gerek gençler gerekse ebeveynleri, başından sonuna külfetli, korkulu bir süreçten geçiyor ÖSS hazırlığında ve her şey o dört saatlik performansın niteliğine endeksli olarak belirleniyor. Gencin geleceğini, bilgi, beceri ve donanımları açısından gelişimsel bir süreç değil, belirli bir zamana sıkıştırılmış bir yarış tayin ediyor. ÖSS'yi bekleyen genç ve ailesi unutmamalıdır ki, bu sınav maraton niteliği taşıyan bir süreçte bilginin ölçümüdür, gencin tüm donanımını zayıf ve güçlü yönlerini bütüncül olarak değerlendirme, ölçme gücüne sahip değildir. Hayatta yapılabilecekler sadece bu sınava bağlanmamalı. alternatif seçenekleri yakalamak üzere bakış açınızı genişletmeyi deneyin, böylece sınava odaklanarak endişelenmez, sınava daha bağımsız hissederek girersiniz. Size bu tür performanslarda en gerekli olan dikkat, moral ve enerjinizi bir ölüm kalım savaşı algısıyla sonuçlara kilitlenerek harcadığınızda bu sınava yenik düşmüş olursunuz. Siz ÖSS’yi yönetin, ÖSS sizi yönetmesin…”

ÇOCUĞUM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.