KANSERE ÇÖZÜM VAR! Hayykitap'tan çıkarı "Kansere Çözüm Var!" adlı kitap da tam da bu konu üzerine birbirinden değerli 13 ismi bir araya getirerek kansere karşı alınması gereken önlemleri masaya yatırıyor. Onkoloğundan beslenme uzmanına, kimya mühendisinden biyofizik uzmanına kadar birbirinden değerli biliminsanlarından oluşan bir "rüya takım". Dolayısıyla nasıl beslenmemiz gerektiğinden evimizde neler kullanıp kullanmamız gerektiğine kadar birçok merak edilen soruya da yanıt veriyor. Öncelikle kanserin neden bu kadar çok arttığını, sonrasındaysa kanserden korunmak için neler yapılabileceği anlatılıyor kitapta. Kanserin artık bir kader olmadığı da...
Kitap en güncel bilimsel veriler, en son tedavi teknolojileri ışığında, kansere çözüm bulmaya odaklı. Gerek kanserden koruyucu yaşam tarzı, gerek tedavide izlenecek adımlar, gerekse tedaviyle birlikte uygulanacak tamamlayıcı önlemlerle ilgili son derece somut ve uygulanabilir reçeteler sunuyor.
Okuyunca göreceksiniz, lafı bile korkutan kanser aslında herhangi bir hastalıktan başka bir şey değil. Üstelik önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık! Hem de yüksek başarı yüzdesiyle… İşte uzmanlardan önemli tüyolar:
Prof. Dr. A. Murat Tuncer (Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi Başkanı): “CİPS PAKETLERİNİN ÜZERİNE KANSEROJENDİR YAZILMALI” "Cipslerde bulunan akrilamid; yağ ve şeker yanmasından ortaya çıkan bir kanserojen maddedir. Akrilamid kanserojendir. Sadece cipslerde değil, içinde kanserojen olan tüm maddelerin ambalajlarının üzerine ... kanserojen maddeyi içerir diye yazılmalı ve ‘sağlıklı bir beslenme maddesi değildir’ diye de uyarı olmalıdır."
Prof. Dr. Erkan Topuz (Tıbbi Onkoloji Uzmanı): “SAĞLIKLI BESLENMEYE ANNE KARNINDAN İTİBAREN BAŞLANMALI” "Bence kanserde birinci adım beslenmedir. Örneğin, çocuk yaşta doğru beslenmek! Eğer çocuklarda bebeklikten hatta anne karnından itibaren organik beslenme sağlanırsa yüzde 60 oranında kanserden korur, ama bu iş 20 yaşından sonra başlarsa, yani bebek ve çocuklukta kanserojen maddeler içeren yiyeceklerle beslenip ondan sonra organik beslenmeye dönülürse yüzde 20 oranında kanserden korur."
Mennan Aysan Kuzanlı (Kimya Mühendisi): “ANNE BABALAR BİLGİ SAHİBİ DEĞİLLER” “Yapılan bir araştırmaya göre ABD'de her yıl 15 yaşın altındaki 9 bin çocuk kansere yakalanıyor ve bu çocukların bin 500’ü ölüyor. Teşhislerin yüzde 80’inde hastalığın vücudun diğer yerlerine de yayılmış olduğu görülüyor. Ancak ne yazık ki, anne babalar çocuklarının hayat alanlarına nüfuz etmiş olan çeşitli kanser yapıcı etkiler hakkında bilgi sahibi değiller ya da uyarılara karşı duyarsızlar. Örneğin, çocukların içtikleri su, kullandıkları eşya ve oyuncaklardaki toksik kimyasallar neler? İlaçların prospektüsünde hangi uyarılar yer alıyor? Fast food yiyeceklerin riski ne?.."
Prof. Dr. Ahmet Aydın (Beslenme Uzmanı): “ŞARKÜTERİ ÜRÜNLERİNDEN UZAK DURUN” "Hatırlarsanız, seni yerim sosis” diyordu küçük kız çocukları reklamlarda. Oysa naturalnews.com sitesi şarküteri ürünlerinin makro fotoğraflarını yayınlandı. Bu fotoğraflara göre sosis, salam gibi endüstriyel şarküteri ürünleri oldukça ürkütücü. Fotoğrafları çeken Mike Adams, şarküteri ürünlerine o tatlı pembe rengi veren şeyin sodyum nitrit olduğunu ve kolorektal kanser, meme kanseri, prostat kanseri, lösemi, beyin tümörü, pankreas kanseri gibi kanser türlerinin riskini arttırdığını ifade ediyor. Mesela, Amerikan Kanser Enstitüsü 1994 yılında bir rapor yayımladı ve sosisli sandviçlerin çocuk lösemisiyle ilişkili olduğunu bildirdi... Sosis, salam, jambon ve pembe renkli sucuklar gibi hemen hemen tüm işlenmiş et ürünlerinde nitrit ve nitrat var. Bunların ikisi de sindirim esnasında kanserojen bir madde olan nitrozaminlere dönüşüyor. ‘Peki, niçin bu maddeyi koyuyorlar’ diye sorabilirsiniz. Çünkü bunların içinde çok az et var, bazılarında ise hiç yok. Et yerine soya ve başka dolgu maddeleri koyuyorlar. Böylece maliyetler aşırı azalıyor. Yalnızca bebek ve çocukların beslenmesi önemli değil kansere çözüm bulmada. Evet, Anne baba beslenmesi ile doğuştan şekil bozuklukları arasında ciddi ilişkiler mevcut. Doğal beslenen kabile topluluklarında doğuştan dudak-damak yarıkları, omurilik fıtıkları, kalp şekil bozuklukları gibi anormaller neredeyse hiç görülmüyor.
Tüm yenidoğanların yüzde 2-3 ünde yapısal majör anormallikler var. Bunların başında sırasıyla merkez sinir sistemi, kalp ve böbrek genital organ anormallikleri geliyor. Yapısal bozuklukların yanında diyabet, kanser, alerji, geniz eti, bademcik, sinüzit, otizm, şizofreni, kanser hastalığı gibi birçok hastalık anne karnındaki beslenme ile çok yakından ilişkili olabiliyor. Hatta çocuğun zekası ve güzelliği de beslenmeden çok etkileniyor. Yani anormal bir çocuğun doğmasında kulların da payı var.”
Prof. Dr. M. Alp Özkan (Pediatris Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı): “ÇOCUKLARI CEP TELEFONLARINA YAKLAŞTIRMAYIN!” “Cep telefonlarının radyasyonu çocuk beyni tarafından daha derin olarak emiliyor. Yani çocuk beyni elektromanyetik dalgalara daha duyarlıdır. Çocuklarımıza mümkünse cep telefonu kullandırmayalım. Evimizde mümkünse klasik kablolu telefonlardan bulundurup, çocuklarımıza onlardan kullandıralım. Çocuklarımızı büyük alışveriş merkezlerinde uzun süreli gezdirmeyelim. Bu merkezler yüksek oranlarda elektromanyetik dalga içeren-alan haline gelmektedir. Binlerce cep telefonu taşıyan kişi, mağazalardaki kredi kartı aletleri, cihazlar, telefonlar vb.
Çocuk hekimliğim sırasında (aynı zamanda kanserle ilgilenen bir hekim de olduğum için) sıklıkla şu soru ile karşılaşmışımdır: “Çocuğumu emziriyorum. Saçımı boyayabilir miyim?” Yanıtım, “Hayır, boyamayın” şeklinde olmaktadır. Buna kına da dahildir.”
ÇOCUKLAR İÇİN BUNLARA DA DİKKAT! Prof. Dr. Alp Özkan ailelere ayrıca şu bilgileri de veriyor: - Mümkün olduğunca mikrodalga fırın kullanmayalım ve çocuğumuzu ileri teknoloji ürünü televizyonların yakınında uzun süre oturtmayalım. - Sigara içmeyin. Balkonda sigara içmeniz çocuğunuzu korumaz. - Çocuklarınızı gezdirmek için trafiği yoğun alanlara çıkarmayın. Özellikle toksik gazlar zeminden ilk 90 cm'de birikmekte ve çocuklar bu toksik petrol ürünlerine daha çok maruz kalmaktadır. - Yer zemininiz taş, mermer veya ahşap parke olsun. - Halı kullanacaksanız sentetik halılardan uzak durun. - Yer temizliğinde tercihen kokusuz, saf arap sabunu kullanın. - Yataklarda gerçek pamuklu yorgan ve şilte kullanın. - Çocuğunuza az oyuncak alın. Plastik oyuncaklardan uzak durun. - Emzik kullanacaksanız silikon olanları tercih edin. Lateks veya kauçuk olanlar kanserojen nit-rosamin maddesi içerebilir. - Çocuğunuza mümkün olan en uzun süre anne sütü verin. İlk 6 ay mutlaka, görüşüme göre en az iki yıl boyunca devam edin. - Çocuğunuzu rafine şeker içeren ürünlerle geç karşılaştırın. Ya da hiç tanıştırmayın. - Çocuğunuzu bol meyve ve sebze ile besleyin. İlk 2 yaşta portakal suyu ve muz tüketiminin kan kanserini azalttığını bildiren çalışmalar var. - D vitamini günümüzde antikanser özelliği vurgulanmaya başlayan bir vitamindir. Çocuklarınızı uygun zamanlarda güneşlendirin. |