Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

ÇOCUĞUMU KANSERDEN NASIL KORURUM?

ÇOCUĞUMU KANSERDEN NASIL KORURUM?

Günümüzde giderek artan kanser vakalarında artık yaşın bir önemi kalmadı. Çocuk yaşta görülen kanserlerde de artış var! Gerek gıdalar, gerek genetik özellikler, gerekse çevresel faktörler gibi nedenlerle daha anne karnından itibaren kanser riski içeren bir ortamda çocuklarımızı büyütüyoruz. Çocuklarımızı anne karnından itibaren kanserden korumak ise biz anne babaların en büyük sorumluluklarından biri. İşte çocuklarımızı kanserden korumak için uzmanlardan altın değerinde öneriler...


Her 1 milyon çocuktan 120-140’ı kanser oluyor. Türkiye’de her yıl 2 bin 500 çocuk kanserli hastalara katılıyor. Etkin ve doğru tedaviye çocuk kanserleri iyi yanıt veriyor, iyileşme oranı yüzde 70-80’lere çıkabiliyor. Yapılması gereken ise çocukları olabildiğince kanserden korumak.

Kanserin gelişmesinde genetik faktörlerin rolü inkar edilmiyor. Ancak çevresel faktörler de kansere yol açabiliyor. Bu çevresel etkenlerden çocukları uzak tutmaya çalışmak, yetişkin yaşta çıkabilecek kanserlerden de koruyabiliyor.

Prof. Dr. İnci Ayan (Çocuk Onkolojisi Uzmanı):
“İŞTE, ÇOCUKLARI KANSER EDEN ÇEVRESEL FAKTÖRLER”

Radyasyon: Radyasyon kirlenmesi Türkiye açısından önemli. 22 yıl önceki Çernobil faciasından sonra bulutlarla radyasyon partikülleri buraya da taşındı. Sezyum, amerikum ve platonyum adlı radyoaktif maddelerin zararları büyük. Sezyumun zararlarından kurtulmak için en az 30 yıl geçmesi gerekiyor. Amerikum ve platonyum ise binlerce yıl ülkemizde zararlarını gösterebilecek. Bunlarla kirlendiğimizi kabul etmemiz gerekiyor. Ayrıca güneşli bir ülkeyiz. Çocukları güneşin zararlı ışınlarından korumak da önemli. Radyasyonu bazı bilinçsiz kullanımlarla da alabiliyoruz. Lüzumsuz tanı tetkikleri yapılıyor. Her öksürükte akciğer filmi, her başını çarpışında MR çekilebiliyor. Bu incelemeler gereksiz yere yapılmamalı. Röntgen, bilgisayarlı tomografi konusunda da dikkatli olunmalı.
Kirli topraklar: Toprakların kirlendiğini kabul etmemiz ve kirli toprakları arındırmamız gerekiyor. Kimyasallarla kirletilen topraklarda besin üretilmesinin önüne geçilmesi sağlık politikası olarak benimsenmeli.

Manyetik kirlenme: Teknolojik gelişmenin hayatımızı kolaylaştırmak adına kazandırdığı aletler maalesef manyetik kirlenmeye yol açıyor. İlkokul çocuklarının bile elinde olan, bazen birden fazla kullanılan cep telefonları günümüzün yaygın kirleticilerden. Günlük hayatın önemli aletlerinden televizyon da öyle. Çocuklara televizyon karşısında yemek yedirilmesi doğru değil. Televizyon izlenmediğinde mutlaka kapatılmalı. Plazma televizyonların daha az manyetik kirletici olduğu belirtiliyor. Elektrikli hemen hemen bütün cihazlar kirletici. Elektrikle çalışan aletlerin kullanılmadığında kapalı tutulması alınabilecek basit önlemlerden. Çalıştırıldığı ortamlarda çocukların tutulması da doğru değil. Çocuk günde 1-2 saatten fazla bilgisayar başında kalmamalı.

Zararlı Kimyasallar: Teknolojinin gelişmesi ve insan yaşamının kolaylaştırılmasına yönelik birçok ürün zararlı kimyasallar içeriyor. Çocukların doğrudan kullandığı yalancı meme, plastik biberon ve kaplar bunlardan birkaçı. Plastik biberon ve kaplar yerine cam olanlar tercih edilebilir. Plastik kaplar sulu ve ıslak gıdaların ambalaj maddesi olarak tercih edilmemeli.

Hazır Gıdalar: Anne bebeğini emzirmeye yüreklendirilmeli. Doğal koşullar zorlanmalı. Suni meme başlarıyla emzirmekten kaçınılmalı. Bisküvi, çikolata, gofret ve cipslerin hazırlanışı sırasında kullanılan katkı maddeleri, ambalaj ürünleri önemli zararlara neden oluyor.
Saklama koşulları: Alüminyum folyo, sulu ve sıcak besinlere ağır metaller bırakıyor. Ağır metallerse vücutta beyinsel hastalıklara ve kanserlere neden olabiliyor.

Alkol ve kimyasal içeren ıslak mendiller: Gerek taşıdıkları elyaflar gerekse kullanılan alkol ya da kimyasal madde nedeniyle bazıları büyük zararlar verebilir. Bebeklerin altını bunlarla silmek yerine, akan suda bebeğin altını yıkamak, ardından pamuklu bezlerle kurulamak en doğru yöntem.

Kozmetik ürünler: Bozuk genler ve hücrelerle doğan çocukta kanser daha kolay, daha dirençli ve daha erken yaşta çıkıyor. Kozmetik nemlendiriciler, saç boyaları, vücut incelten selülit ve zayıflama kremleri, bebek sabunları, şampuanlar, bebekte kullanılan pişik önleyicilerin içinde o tüpe ait kullanımda zararlı doz olmasa da uzun süreli kullanım zararlı etkiler yaratıyor. Gerekli değilse çocuklara nemlendirici sürmeyin. Doğal sabunlarla banyosunu yaptırın. Kokulu, katkılı maddeli ürünlere rağbet etmeyin.

Saç boyaları: Gençler çok erken yaşlarda saçlarını boyamaya başlıyor. Boyaların birçoğu inorganik boya maddeleri içeriyor. İnorganik maddelerin genler üzerinde zararlı etkileri var. Dokularda (özellikle yağlı dokularda) hormon hücrelerinde kimyasal zararlar birikiyor. Sonraki nesillere de aktarılabiliyor. Dolayısıyla inorganik boyalardan uzak durun.



KANSERE ÇÖZÜM VAR!
Hayykitap'tan çıkarı "Kansere Çözüm Var!" adlı kitap da tam da bu konu üzerine birbirinden değerli 13 ismi bir araya getirerek kansere karşı alınması gereken önlemleri masaya yatırıyor. Onkoloğundan beslenme uzmanına, kimya mühendisinden biyofizik uzmanına kadar birbirinden değerli biliminsanlarından oluşan bir "rüya takım". Dolayısıyla nasıl beslenmemiz gerektiğinden evimizde neler kullanıp kullanmamız gerektiğine kadar birçok merak edilen soruya da yanıt veriyor. Öncelikle kanserin neden bu kadar çok arttığını, sonrasındaysa kanserden korunmak için neler yapılabileceği anlatılıyor kitapta. Kanserin artık bir kader olmadığı da...

Kitap en güncel bilimsel veriler, en son tedavi teknolojileri ışığında, kansere çözüm bulmaya odaklı. Gerek kanserden koruyucu yaşam tarzı, gerek tedavide izlenecek adımlar, gerekse tedaviyle birlikte uygulanacak tamamlayıcı önlemlerle ilgili son derece somut ve uygulanabilir reçeteler sunuyor.

Okuyunca göreceksiniz, lafı bile korkutan kanser aslında herhangi bir hastalıktan başka bir şey değil. Üstelik önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık! Hem de yüksek başarı yüzdesiyle… İşte uzmanlardan önemli tüyolar:

Prof. Dr. A. Murat Tuncer (Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi Başkanı):
“CİPS PAKETLERİNİN ÜZERİNE KANSEROJENDİR YAZILMALI”

"Cipslerde bulunan akrilamid; yağ ve şeker yanmasından ortaya çıkan bir kanserojen maddedir. Akrilamid kanserojendir. Sadece cipslerde değil, içinde kanserojen olan tüm maddelerin ambalajlarının üzerine ... kanserojen maddeyi içerir diye yazılmalı ve ‘sağlıklı bir beslenme maddesi değildir’ diye de uyarı olmalıdır."

Prof. Dr. Erkan Topuz (Tıbbi Onkoloji Uzmanı):
“SAĞLIKLI BESLENMEYE ANNE KARNINDAN İTİBAREN BAŞLANMALI”

"Bence kanserde birinci adım beslenmedir. Örneğin, çocuk yaşta doğru beslenmek! Eğer çocuklarda bebeklikten hatta anne karnından itibaren organik beslenme sağlanırsa yüzde 60 oranında kanserden korur, ama bu iş 20 yaşından sonra başlarsa, yani bebek ve çocuklukta kanserojen maddeler içeren yiyeceklerle beslenip ondan sonra organik beslenmeye dönülürse yüzde 20 oranında kanserden korur."

Mennan Aysan Kuzanlı (Kimya Mühendisi):
“ANNE BABALAR BİLGİ SAHİBİ DEĞİLLER”

“Yapılan bir araştırmaya göre ABD'de her yıl 15 yaşın altındaki 9 bin çocuk kansere yakalanıyor ve bu çocukların bin 500’ü ölüyor. Teşhislerin yüzde 80’inde hastalığın vücudun diğer yerlerine de yayılmış olduğu görülüyor. Ancak ne yazık ki, anne babalar çocuklarının hayat alanlarına nüfuz etmiş olan çeşitli kanser yapıcı etkiler hakkında bilgi sahibi değiller ya da uyarılara karşı duyarsızlar. Örneğin, çocukların içtikleri su, kullandıkları eşya ve oyuncaklardaki toksik kimyasallar neler? İlaçların prospektüsünde hangi uyarılar yer alıyor? Fast food yiyeceklerin riski ne?.."

Prof. Dr. Ahmet Aydın (Beslenme Uzmanı):
“ŞARKÜTERİ ÜRÜNLERİNDEN UZAK DURUN”
"Hatırlarsanız, seni yerim sosis” diyordu küçük kız çocukları reklamlarda. Oysa naturalnews.com sitesi şarküteri ürünlerinin makro fotoğraflarını yayınlandı. Bu fotoğraflara göre sosis, salam gibi endüstriyel şarküteri ürünleri oldukça ürkütücü. Fotoğrafları çeken Mike Adams, şarküteri ürünlerine o tatlı pembe rengi veren şeyin sodyum nitrit olduğunu ve kolorektal kanser, meme kanseri, prostat kanseri, lösemi, beyin tümörü, pankreas kanseri gibi kanser türlerinin riskini arttırdığını ifade ediyor. Mesela, Amerikan Kanser Enstitüsü 1994 yılında bir rapor yayımladı ve sosisli sandviçlerin çocuk lösemisiyle ilişkili olduğunu bildirdi... Sosis, salam, jambon ve pembe renkli sucuklar gibi hemen hemen tüm işlenmiş et ürünlerinde nitrit ve nitrat var. Bunların ikisi de sindirim esnasında kanserojen bir madde olan nitrozaminlere dönüşüyor. ‘Peki, niçin bu maddeyi koyuyorlar’ diye sorabilirsiniz. Çünkü bunların içinde çok az et var, bazılarında ise hiç yok. Et yerine soya ve başka dolgu maddeleri koyuyorlar. Böylece maliyetler aşırı azalıyor. Yalnızca bebek ve çocukların beslenmesi önemli değil kansere çözüm bulmada. Evet, Anne baba beslenmesi ile doğuştan şekil bozuklukları arasında ciddi ilişkiler mevcut. Doğal beslenen kabile topluluklarında doğuştan dudak-damak yarıkları, omurilik fıtıkları, kalp şekil bozuklukları gibi anormaller neredeyse hiç görülmüyor.


Tüm yenidoğanların yüzde 2-3 ünde yapısal majör anormallikler var. Bunların başında sırasıyla merkez sinir sistemi, kalp ve böbrek genital organ anormallikleri geliyor. Yapısal bozuklukların yanında diyabet, kanser, alerji, geniz eti, bademcik, sinüzit, otizm, şizofreni, kanser hastalığı gibi birçok hastalık anne karnındaki beslenme ile çok yakından ilişkili olabiliyor. Hatta çocuğun zekası ve güzelliği de beslenmeden çok etkileniyor. Yani anormal bir çocuğun doğmasında kulların da payı var.”

Prof. Dr. M. Alp Özkan (Pediatris Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı):
“ÇOCUKLARI CEP TELEFONLARINA YAKLAŞTIRMAYIN!”

“Cep telefonlarının radyasyonu çocuk beyni tarafından daha derin olarak emiliyor. Yani çocuk beyni elektromanyetik dalgalara daha duyarlıdır. Çocuklarımıza mümkünse cep telefonu kullandırmayalım. Evimizde mümkünse klasik kablolu telefonlardan bulundurup, çocuklarımıza onlardan kullandıralım. Çocuklarımızı büyük alışveriş merkezlerinde uzun süreli gezdirmeyelim. Bu merkezler yüksek oranlarda elektromanyetik dalga içeren-alan haline gelmektedir. Binlerce cep telefonu taşıyan kişi, mağazalardaki kredi kartı aletleri, cihazlar, telefonlar vb.

Çocuk hekimliğim sırasında (aynı zamanda kanserle ilgilenen bir hekim de olduğum için) sıklıkla şu soru ile karşılaşmışımdır: “Çocuğumu emziriyorum. Saçımı boyayabilir miyim?” Yanıtım, “Hayır, boyamayın” şeklinde olmaktadır. Buna kına da dahildir.”

ÇOCUKLAR İÇİN BUNLARA DA DİKKAT!
Prof. Dr. Alp Özkan ailelere ayrıca şu bilgileri de veriyor:
- Mümkün olduğunca mikrodalga fırın kullanmayalım ve çocuğumuzu ileri teknoloji ürünü televizyonların yakınında uzun süre oturtmayalım.
- Sigara içmeyin. Balkonda sigara içmeniz çocuğunuzu korumaz.
- Çocuklarınızı gezdirmek için trafiği yoğun alanlara çıkarmayın. Özellikle toksik gazlar zeminden ilk 90 cm'de birikmekte ve çocuklar bu toksik petrol ürünlerine daha çok maruz kalmaktadır.
- Yer zemininiz taş, mermer veya ahşap parke olsun.
- Halı kullanacaksanız sentetik halılardan uzak durun.
- Yer temizliğinde tercihen kokusuz, saf arap sabunu kullanın.
- Yataklarda gerçek pamuklu yorgan ve şilte kullanın.
- Çocuğunuza az oyuncak alın. Plastik oyuncaklardan uzak durun.
- Emzik kullanacaksanız silikon olanları tercih edin. Lateks veya kauçuk olanlar kanserojen nit-rosamin maddesi içerebilir.
- Çocuğunuza mümkün olan en uzun süre anne sütü verin. İlk 6 ay mutlaka, görüşüme göre en az iki yıl boyunca devam edin.
- Çocuğunuzu rafine şeker içeren ürünlerle geç karşılaştırın. Ya da hiç tanıştırmayın.
- Çocuğunuzu bol meyve ve sebze ile besleyin. İlk 2 yaşta portakal suyu ve muz tüketiminin kan kanserini azalttığını bildiren çalışmalar var.
- D vitamini günümüzde antikanser özelliği vurgulanmaya başlayan bir vitamindir. Çocuklarınızı uygun zamanlarda güneşlendirin.


ÇOCUKLARIN KANSER RİSKİ ÖLÇÜLÜR MÜ?
Henüz anne karnındaki bebeğin kanser riski ölçülebiliyor. P53 adı verilen kanser genini taşıyorsa aile isterse çocuğu aldırabiliyor. Bazı aileler yüksek meme kanseri riskine karşın çocuklarına PGD yaptırarak meme kanseri riskinden doğacak çocuklarını tamamen kurtarabiliyorlar. Ailesinde kanser olan çocukların kanser riski ölçülerek olası bir duruma karşın yaşam düzenlemesi yapılabiliyor. Kardeşinde kanser bulunan çocuklarda kanser riski ölçülüp olası bir genetik kansere karşı tedbir alınabiliyor. Anne ya da babasında erken dönemde kanser görülen çocukların risk kontrolleri yapılabiliyor. Böylece o riski genetik olarak taşıyıp taşımadığı inceleniyor. Riski varsa yine koruma ve tedavi programı uygulanabiliyor. Kanser olan çocukların riski ölçülebiliyor. Böylece hayatlarının bir döneminde tekrar kansere yakalanma risklerinin bulunup bulunmadığı incelenebiliyor.


BU GIDALARA ÇOK DİKKAT EDİN!
Sosis: Zira içinde çok fazla nitrat vardır. Kanser koruma koalisyonu, çocukların ayda 12 adetten fazla sosisli sandviç yememelerini önermektedir. Sosisli sandviçsiz yapamıyorsanız, sodyum nitratsız yapılan cinsini satın alın.

İşlenmiş et ve domuz pastırması: Sosisli sandviçte, domuz pastırmasında ve diğer işlenmiş etlerde bulunan aynı yüksek sodyum nitrat aynı şekilde kalp hastalığı riskini yükseltir. Domuz pastırmasında doymuş yağın aynı şekilde kanserde payı olur.
Yağda kızarmış şekerli çörek veya lokma: Lokmalar kansere yol açan çiftli dertlerdir. Birincisi, bunlar beyaz undan, şekerden ve hidrojene yağdan yapılır, sonra yüksek ısıda kızartılır. Bunlar, belki de kanser riskini arttırmak için yiyebileceğiniz en kötü yiyecektir.
Kızarmış patates: Lokmalar gibi, kızarmış patates de hidrojene yağdan yapılır, sonra yüksek ısıda kızartılır. Bunlar ayrıca, kızarma işlemi sırasında ortaya çıkan ve kansere neden olan akrilamid maddesini de içerir.

Cips, kraker ve kurabiye, bisküvi... Tümü genellikle beyaz un ve şekerden yapılır. Etiketinde “trans yağlar içermez” yazılı olsa bile, genellikle az miktarda trans yağ vardır.

ÇOCUĞUM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.