Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

ANNE-KIZ VE ANNE-OĞUL İLİŞKİSİNİN HASSAS DENGESİ

ANNE-KIZ VE ANNE-OĞUL İLİŞKİSİNİN HASSAS DENGESİ

Sağlıklı bir anne-kız ilişkisi için nelere dikkat edilmeli, anne-kız ilişkisinde neden çatışma yaşanır, gibi pek çok sorunun cevabını Uzman Klinik Psikolog Virna Gülzari’nin verdiği bilgiler ışığında bu yazıda bulacaksınız.


Anne-kız ilişkisi sanılanın aksine hiç de kolay değildir. Aynı cinsin bu yakın ilişkisi taklit, çatışma ve kabul edilmesi zor da olsa zaman zaman kıskançlıklarla sürer gider.  Yakın ilişkiler özellikle aile içi ilişkilerde çatışmaların olması son derece normaldir. Çatışmaların varlığı tarafların ya da aradaki ilişkinin kötü olduğu anlamına gelmez. Ama çatışmaları sineye çekip değişime ve anlayışa yönelik yeni davranışlar geliştirilmezse, çok daha zor süreçlere girilir. İlişkilerde süregelen bir çatışma varsa, önce hatalı tutum ve davranışların ne olduğunun fark edilmesi gerekir. Üstü örtülmüş, konuşulmayan ve çözüme bağlanmamış olaylar zamanla birikir ve daha büyük çatışmalara yol açabilir.


KAYITSIZ ŞARTSIZ SEVGİNİZİ GÖSTERİN
İleri yaşlarda oluşabilecek fırtınalara dayanıklı olabilmesi için, bebeklik döneminden itibaren sıcak ve yakın bir ilişki kurmak, kız çocuklar için de çok önemlidir. Bebeklik döneminde şevkatle bebeği sık sık kucaklamak, sallamak, onunla konuşup şarkı söylemek çocuğun ona olan sevginizi içselleştirmesi için şarttır. Disiplin ve düzenden önce, bebeğin koşulsuz şartsız sevgiyi tanıması ve yaşaması öncelikli olmalıdır.

Özellikle 2-5 yaş arası kız çocuklar, cinsel kimliklerinin geliştiği dönemde, annelerinin etrafında çokça dolanırlar. Annenin yaptıklarını taklit eder, ona yardım etmek isterler. Bu dönemin kıymetini bilmek gerekir. Çünkü ilkokul yıllarında çocuklar daha çok dış dünyaya dönerek, yavaş yavaş ebeveynlerinden uzaklaşır. 2-5 yaş arasında ise, nasıl kız/kadın olunacağını, annelerini gözleyerek öğrenirler. Bu dönemde anneler kızlarının kendilerine yardım etmesini desteklemelidir.

Tabii, anne-kız rekabeti de bu dönemden başlar. Dişilerin kendi arasındaki rekabet!..  Kız çocukların babaya düşkünlüğü herkes tarafından bilinir. Baba üzerinden yaşanan rekabet, 3 yaştan sonra açık bir şekilde görülür. Babaların sıklıkla anneye ayıracak zamanı yokken, kızları için akan sular durabilir! Kız çocukları büyüdükçe ve ergenliğe girdikten sonra da kadınsı rekabet devam eder. Anneler yaşlanırken, kızları büyüyüp, gençliğin onlara sunduğu tüm güzellikleri doyasıya yaşarlar. Kabul etmesi zor olsa da, anneler de kızlarını kıskanır. Ve aynı şekilde kızlar da annelerini kıskanır. 
 
REKABET TUZAĞINA DÜŞMEYİN!
Kızınızla rekabet tuzağına düşmeden, onunla arkadaş olmaya çalışın. Ancak arkadaş olacağım diye, anne olduğunuzu unutup ergen havalarına bürünmeniz de gerekmez. Anne-kız arasında nesil farkı vardır ve size iyi bir çözüm gibi görünen seçenekler ona saçma ya da işe yaramaz görünebilir. Dolayısıyla akıl vermek yerine, iyi bir dinleyici olun. Pek çok kere iyi bir dinleyiciye sıkıntısını anlatmak, çocuğun kendi çıkış yolunu bulmasına olanak sağlar. Her konuda sizinle konuşabileceği ve sıkıntıya düştüğünde yanında olacağınız güvencesini ona verin. Özellikle de cinsellik konusunda açık olun ve bu konuyu tabu ya da yasaklarla örtmektense, paylaşılabilir bir alan olarak sunun. Unutmayın, yasaklar ve cezalar insanı daha büyük yanlışlar yapmaya itebilir.

 

AŞIRI KONTROL UZAKLAŞTIRIR
Sağlam bir ilişki ve iletişim, sizin için önemli olan değerleri kızınıza aktarmanıza yardımcı olur. Ona ders vermek yerine, kendi deneyimlerinizi ve hatıralarınızı paylaşabilirsiniz. Ancak bu, onun da sizin gibi hareket edeceği anlamına gelmez. Anne-babalar çocuklarına kendi değer ve doğrularını öğretebilir, ancak onların ne şekilde davranacağını veya hangi yoldan gideceklerini belirleyemezler. Aşırı kontrol etmeye çalıştığınız taktirde çocuğunuz sizden uzaklaşacaktır.

 

ANNENİZLE YAŞADIĞINIZ ÇATIŞMALARI HATIRLAYIN
Anne-kız arası çatışmalar kuşaklar arası geçiş gösterebilir. Sizin annenizle geçmişte yaşadığınız çatışmalar (ki bunlar halen devam ediyor olabilir), kızınızla ilişkinizde devam edebilir. Bu tür çatışmalar genellikle bilinçdışı olduğu için fark edilmesi güçtür. Annenizde hoşlanmadığınız bir özelliği kızınızda aynen görüp, rahatsızlık duyabilirsiniz veya kendinizde hoşlanmadığınız bir yönünüzü kızınızda görüp, onu eleştirebilirsiniz. Kendinizde değiştiremediğiniz bir özelliğinizden dolayı kızınızı suçlamak haksızlıktır. Büyük olasılıkla o da bu özelliğinizi sizi gözleyerek öğrenmiştir. Kızınızdan değişmesini beklemek yerine; değişebiliyorsanız, kendi üzerinizde çalışıp, ona model olabilirsiniz. Değişemiyorsanız da, kendinizi ve kızınızı bu özelliğinizle de kabullenmeyi deneyin! İnsanın kendini koşulsuz şartsız kabulü, çevresindekileri kabulünü de kolaylaştırır. 

 

CESARETLENDİRME VE ÖVGÜ

Anneler yukarıda birkaçını saydığımız nedenlerden ötürü sıklıkla kızlarına karşı eleştirel olabilirler. Ancak araştırmalar gösteriyor ki, cesaretlendirme ve övgü çocuklar için ceza ve kötülemeden çok daha motive edici. Olumlu yaklaşımlarınız, çocuklarınızın hayatta daha kolay yol almalarını sağlayacaktır.

ANNE OĞUL İLİŞKİSİNİN HASSAS DENGESİ

Annesinin eşinden ve kayınvalidesinden yakınmalarını çoğu kadın yıllar boyu dinlemiş, hatta dinlemekle kalmamış gözlemiştir. Sonra, kendisi evlenip çoluk çocuğa karışınca, çoğu kez bu yakınmalar daha doğrusu erkek egemen kültürün öğrettikleri, dayatmaları, ilkellikleri kendi hayatlarımızda gerçek olmuştur. Yani çoğumuz kocamızın ve kayınvalidemizin kadını ezen, kadını ikinci cins gören davranışlarına maruz kalmaktayız. Peki, bu kısır döngüyü kırmanın sadece ve de sadece sizin elinizde olduğunu biliyor musunuz?


Bir kadın ve bir anne olarak “kraldan kralcı olmanın” lüzumu yok! Gelin erkek ve kız çocuklarımızı önce insan olarak yetiştirelim, erkek çocuklara “Sen kızdan üstünsün” demeyelim, davranışlarımızla... Ya da kız çocuğumuza ”Sen erkek kardeşinden aşağısın" demeyelim davranışlarımızla... Bizim gelinlerimiz eşlerinden ve kayınvalidelerinden sadece mutluluk ve özgürlük tadar olsunlar. Bunun için de de erkek çocuğunuza da tıpkı kız çocuğunuza rahatlıkla söylediğiniz gibi, “Hadi bana bir bardak su getiriver” diyebilin... Ve kendinizi objektif olarak gözleyin bakalım, çocuklarınıza cinsiyet ayırımcılığı yaparken yakalayacak mısınız kendinizi ve yakaladığınızda değiştirmek üzere adım atabilecek misiniz? İnanın, siz bu adamı attığınızda dünya değişecek! Çünkü erkek değiştiğinde kadın, kadın değiştiğinde erkek değişecek... Kadın mutlu olduğunda erkek, erkek mutlu olduğunda kadın mutlu olacak ve gelecek kuşaklar bu kısır döngülerden uzak, sadece insan olmanın hazzıyla ilişkilerini yaşayabilecekler...


Aynı cinsiyette oldukları için kız çocukları ve anneler arasında daha yakın ve paylaşımcı bir ilişki kurmak daha kolaydır. Ancak fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak kendinden çok farklı olan erkek çocuklar zaman zaman anneleri zorlayabilir. Anne-oğul ilişkisi kadın erkek ilişkisinin de temelini oluşturur.

 

Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı çoğu annenin erkek çocuk doğurarak kendi statüsünü de yükseltmesine neden olmaktadır. Oysa, erkek ya da kız çocuk doğurmak bir kadına toplumda nasıl bir statü getirebilir ki? Erkek egemen toplumlardaki  güç=erkek anlayışı bu durumun en önemli nedeni. Modern zamanda giderek unuttuğumuz bu ayrımcılık hala ülkemizde yaşanmakta ve kafalarda silik de olsa bir iz bırakmaktadır. Bu nedenle çoğu anne, kızı ve oğlu arasındaki dengeyi kurmakta zorlanır ve oğullarına daha anlayışlı hatta ödün vererek yaklaşır.

 

En baştan itibaren erkek çocuklarına verilmeyen bazı sorumluluklar, aslında hem onların sosyal gelişimi hem de yardımlaşma ruhu için birer dezavantajdır.  Ev işleri konusunda çoğunlukla sorumluluk verilmeyen erkek çocuklar, ilerde bu işlerin “kadın işi” olduğu konusunda kararlı birer erkek olurlar. Oysa, hem kendi hayatlarında kendilerine yetebilen bir birey olabilmeleri, hem de gelecekteki eşi ve ailesi için sağlıklı bir model olabilesi için, erkek çocuklarının da ev işlerinde üzerlerine düşeni yapmalarına fırsat verilmelidir.

 

HANIM KIZIM, ASLAN OĞLUM
Özellikle hem kız hem erkek çocuğu olan annelerin bu denge konusunda çok daha dikkatli olmaları gerekiyor. Kız çocuklarına belli kurallar ve sınırlamalar getirirken oğullarına aynı sınırları koymamaları hem erkek çocuğun kafasındaki “kadın” kavramını hem de kız çocuğun kafasındaki “erkek” modeli konusunda sağlıksız örneklemeler geliştirmesine neden oluyor.

 

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG VİRNA GÜLZARİ:
“ÇOCUKLARINIZI BÜYÜTÜRKEN CİNSİYET AYIRIMCILIĞI YAPMAYIN!”
“Kültürümüzde anne, bir kadın olarak ancak bir oğul dünyaya getirdiğinde değer kazanabiliyor. Halbuki biz biliyoruz ki, biyolojik olarak bebeğin erkek ya da kız olmasını belirleyen babadır. Kız ya da erkek çocuk yetiştirirken anne ve babanın sağlıklı (birbirini tamamlayan) bir ikili olarak işleyebilmesi son derece önemlidir. Babanın baskıları altında çocuk yetiştirmek ne kadar zor ve sakıncalıysa, annenin çocuğu üzerinde hegemonya kurarak, babayı hiçbir şeye karıştırmadan tek ebeveyn gibi hareket etmesi de sakıncalıdır. Annenin kocasıyla ilgili duyguları, oğlunu yetiştirmede son derece önemlidir. Evliliğinde mutsuz ve tatminsiz pek çok kadın erkek çocuğu olunca; tüm yatırımlarını bu çocuğa yapıp, hem kocalarından uzaklaşıp, hem de çocuğa taşıyamayacağı sorumluluklar yükleyebilmektedir.

 

Cinsiyet ayrımcılığına girmeden, kız erkek tüm çocuklara öz-bakım becerileri ve ev işlerinin öğretilmesi noktası da önemli. Cinsiyetler arası biyolojik farklar olduğunu biliyoruz, ancak bunu aşırı genelleştirip kutuplaşmaya gitmek gereksizdir. Farklılıklara saygı duymak, cinslerden birini ötekinden daha iyi ya da kötü görmemek çok önemli. Sonuçta, iki cinsiyet de birbirini tamamlayıcıdır. Cinsiyet farklılıklarının ötesinde herkesin bireysel farklılıkları onları ayrı bireyler haline getirir. Ve bu bireysel farklılıklar, cinsiyete dair farklılıklardan çok daha önemlidir.

 

Öerneğin; kızlar bizim toplumumuzda sınırın ötesinde baskı görüyor; erkeklere de erkekliklerine dokunulmasın diye hiç sınır konmuyor. Sınırsız büyümek bir çocuk için hayatta en büyük tehlikedir. Çocuk öbür gün dış dünyaya; ‘Bu dünyaları ben yarattım’ edasıyla çıkmamalı, sınırlarını bilerek ve içselleştirmiş olarak çıkmalıdır.”

 

ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN BUNLARA DİKKAT!
• Kızları da erkekleri de yetiştirirken farklılıklara saygılı olup, cinsiyetlerin tamamlayıcılığını öğretebilmek.
• Erkek çocuk yetiştirirken her şeyden önce erkeklere ve erkekliğe saygılı olmak gerek.  Annenin eşi, babası, abisiyle ilişkileri önemli. Geçmişte erkeklerle yaşanan deneyimler, annenin oğlunu yetiştirmesinde çok etkili oluyor. Olumsuz deneyimleri olanlar için erkek çocuk yetiştirmek zorlayıcı olabilir. Ancak, geçmiş yaşantılardan kalan olumsuz duygu ve düşünceleri değiştirmek, onarmak mümkündür. Çevrede olumlu erkek modelleri bulmak önemli.
• Bebeklik döneminde sevgi ve sıcaklık hissini yaşamış olmak da diğer bir hassas nokta. Annenin bebeğini kucağa alması, sallaması, ona şarkı söyleyip, onunla konuşması çok önemli.  Araştırmalar annelerin erkek bebeklerine, kızlara oranla daha az ve daha kısa cümlelerle konuştuğunu göstermiş. Özellikle özgüvenin gelişmesi için ona ne kadar sevildiğini, ne kadar harika olduğunu söylemek gerek. Bebeğiniz büyüdükçe, onu gıdıklamak, bedenini çalıştıracak egzersizler yapmak, (kızlara oranla) biraz daha sert oynamak (tabii canını acıtmadan),  ileride ihtiyacı olacak fiziksel gücü kazanmasında yardımcı olur.
• Sınır koymanın yanı sıra, belli sınırlar içinde özgürlük tanımak çok önemli: Aşırı koruyucu olmak, ihmal kadar zararlı olabilir. Özellikle bizim kültürümüzde anneler aşırı koruyucu olmaya meyilli. Bu da çocukların anneden ayrışıp, kendi bireysel kimliklerini kazanmalarını engelliyor.  “Anne kuzusu” olmayı hiçbir erkek çocuk istemez!

 

ERKEKLİK GURURU İNCİNMESİN
• Yanlış bir şey yaptığında, onu utandırmadan, başbaşa kaldığınızda uyarın. Erkeklik gururu incinmesin. Erkekler genellikle hassasiyetlerini ve incinebilirliklerini saklarlar, bu sizi kandırmasın. 
• Erkekliklerini destekleyin, ancak bu katı disiplinle olmaz! Annenin aşırı kızgın tavırları veya tutarsızlığı, çocuğun anneye güvenini sarsar. Dürüstlük ancak güven ortamında gelişeceği için, anneden (veya babadan) korkma dürüstlüğün gelişmesini engeller. Ona kızgınlığınızı söylemekle aşırı tepkisel davranma arasında önemli bir fark vardır. 
• Erkek çocukların da kızlar gibi şefkate ihtiyacı vardır. Belli yaş dönemlerinde özellikle sizden uzaklaşmak isteyebilirler. Alınmadan buna saygı gösterin. Ancak iyi gözlemlerseniz, gerçekten şefkatinize ihtiyaç duydukları zaman bu ihtiyacı karşılayabilir, onları kucaklayıp sevebilirsiniz. Özellikle yatma zamanında, yorgun olduklarında ve hastalık  zamanlarında şefkatinizi kabul ederler. Bu şefkatin tamamen annesel olması önemlidir. Çünkü erkekliğe doğru geliştikçe oğlunuzun cinsel duyguları ve fantezileri gelişir ve en ufak bir baştan çıkarılma duygusu akıllarını karıştırıp, endişeye kapılmalarına yol açabilir ve sizden uzaklaşırlar.
• Nezaket ve kibarlığı küçük yaştan öğretebilirsiniz: Sizin için kapıyı açmalarını, alışveriş torbalarınızı taşımaya yardım etmelerini, güç isteyen ev işlerinde yardımlarını talep edebilirsiniz. Bunların karşılığında onlara teşekkür edip, güçleri ve düşünceli oldukları için iltifat etmeyi unutmayın.

 

ESKİ EŞİN ÖFKESİNİ ONDAN ÇIKARMAYIN!
• Boşanmış annelerin, özellikle dikkat etmeleri gereken bir konu, ayrıldıkları eşlerine duydukları öfkeyi oğullarından çıkarmamaları olmalıdır. Oğlunda babasının özelliklerini görüp, bu yüzden ona öfkelenmek haksızlık olur. Erkek çocuklar için baba modeli ve onunla özdeşleşmek son derece önemlidir. Bu konuda sıkıntı yaşayan anneler, bu öfkelerini aşamadıkları durumda uzman yardımı alabilirler.
• Bizim kültürümüzde erkeklerin “maço” olmaları çok desteklenir. Özellikle kızlara yaklaşırken erkeğin girişken olması vurgulanır. Kızlara karşı kibarlık ve sınırları zorlamadan ilişkiye girebilmek de annenin öğretebileceği bir şeydir. Erkekler kendilerinden emin olmayıp, erkekliklerini göstermek için “maço”luk imajına sığınıp, garip davranışlarda bulunabilseler de, onlara kibar olmanın gücünü öğretebilirsiniz. Ancak gücüne güvendiği zaman kibarlığın “sözde” zayıflığından korkmamayı öğrenecektir.
• Özellikle fiziksel/kas gelişimi daha zayıf erkek çocuklar hemcinsleriyle birlikteyken kendilerini güvensiz hissederler. Bazı çocuklar bu yüzden bahçeye çıkmayıp, parka bile gitmezler. Bu konuda sıkıntısı olan çocukların desteklenip, yapabilecekleri fiziksel aktivitelere yönlendirilmesi gerekir. Sadece zeka gelişimi çocuklar için yeterli değildir; zihinsel, bedensel ve sosyal gelişimin bir bütün olarak ele alınması önemlidir.


“ANNELER VE OĞULLARI”
Psikolog Dr. Evelyn Bassoff’un kaleme aldığı “Anneler ve Oğulları” kitabı, annelerin oğullarına erkekliklerinin farkına vardırıp, onlara değer kazandırarak kuvvetli ve sevecen erkekler yetiştirebilecekleri gösteriyor. Oğlan çocuğunun annesinden zorunlu ayrılışı kaçınılmazdır. Büyük bir açıklık ve duyarlılıkla Dr. Bassoff,  bu ayrılışın gerekliliğinden ve bu dönemde annelerin çocuklarının kişiliğini nasıl besleyebileceğinden bahsediyor.
Yazar,  kız ve erkek çocuk yetiştirmenin farkını, babanın rolünü, evli ve bekar annelerin, üvey annelerin ve üvey babaların oğlan çocuğu yetiştirirken karşılaştıkları problemleri çok farklı kaynaklardan yararlanarak açıklıyor. Bu kaynaklar içerisinde psikolojik araştırma ve teoriler, efsaneler, edebi eserler ve kendi oğlunu yetiştirme süreci de bulunuyor.

 

ÇOCUĞUM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.