Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

ERKEKLER DE ÇOCUK İSTER?!

ERKEKLER DE ÇOCUK  İSTER?!

Evet, yanlış duymadınız günümüzde erkekler de baba olmak için yanıp tutuşuyor, hem de sadece soyları sürsün diye değil, babalık hazzını yaşamak ve yaşatmak üzere… Zaten babalık da öğretilenlerin aksine, sadece ekmek parası kazanmakla sınırlı bir sorumluluk değil. Öyleyse, slogan şu olmalı: “Ben babaya baba demem, baba bebeğin bezini de sevgiyle değiştirmedikçe…”


Bebekleriyle evcilik oynamayan kız çocuğu yoktur herhalde… Biz kızlar annelik antrenmanlarını daha 2-3 yaşlarında yapmaya başlarız. Sonraki yıllar, bu bebek bakma antrenmanlarının üzerine gelin olma, evlenme, eş olma, ev işi yapma antrenmanları da eklenir. En modern yüzlü aileler bile, kız çocuklarının oyunlarına bu tarz figürlerin eşlik etmesinde bir sakınca görmezler. Sonra, biz kızlar büyür, koca koca iş kadını ve de ev kadını oluruz. Ama eğer 30’umuza kadar evlenmemişsek, (evlenmemek kendi kişisel ve içsel tercihimiz olsa bile) içten içe fenalık geçiririz, geçirtiliriz. Çünkü, öğrendiklerimizin, antremanlarımızın, hayallerimizin büyük çoğunluğu hep evlenip çocuk sahibi olmak üzerine kurulmuştur. Üstelik toplum da, “Kız sen  hala evlenmedin mi?” diyerek içimizi baymaktan geri durmaz.


“DAMAT OLACAĞIM!”
Fakat, siz hiç büyüyünce damat olacağını hayal eden bir erkek çocuğu gördünüz mü?.. Şahsen ben görmedim. “Evleneyim, baba olayım…” düşüyle oynamaz erkek çocuklar oyuncaklarıyla… “Büyüyünce asker olayım” derler en fazla ve “Güçlü bir erkek olsun, kızlarla gezip tozsun benim aslan oğlum” diyerek büyütülürler.
Tamam, öğrendiklerimizin yanı sıra yaradılıştan gelen kadın ve erkek olmanın getirdiği farklılıklar da vardır bünyemizde, hormonlarımız vardır… Annelik içgüdüsü biz kadınları zorlar, yuva kurmaya, çocuk doğurmaya iter falan filan… Ama yine de, günümüzde erkeklik ve kadınlık rolleri birbirine yaklaştıkça, yani hayat müşterek oldukça bakıyorum da, artık erkekler de belli bir yaştan sonra yanı yakıla baba olmak istiyor, bunu ifade ediyor ve çocuklarının annesi olacak kadını bir an önce bulma telaşına düşüyorlar. Üstelik bu istekleri, sadece “Soyum yürürsün” şeklinde ataerkil değerlere de takılıp kalmıyor. Zaten, günümüzde bu tarz erkekler daha çok kız çocuk sahibi olmak istiyorlar.
Baba olduktan sonra da, tıpkı bir anne gibi, emzirmek hariç çocuklarının her türlü ihtiyacını karşılamak üzere çocuklarıyla ilgileniyor, sevgi temelli ilişkiler kuruyorlar. Ve bizim babalarımızdan farklı olarak, babalık görevlerini yerine getirmenin yanı sıra baba olmanın hazzını da yaşıyorlar.


BABALIK HAZZI
Çoğumuz ataerkil dayatmaların gölgesinde, babalarımızın sevgisini bilerek belki ama sevgilerinin sıcaklığını hissedemeden büyüdük. Çünkü bizim babalarımız, babalığı sadece ekmek parası kazanmakla sınırlı sanan, evde uzun oturup gazetesini okuyan, kendi belirlediği zamanlarda çocuklarıyla mesafeli ilişkiler kuran, çoğu zaman sert ve sürekli anlamak için çaba sarfettiğimiz babalardı. Oysa şimdiki yeni nesil babalar, ekmek parası kazanmanın yanı sıra anne kadar sıcak, anne gibi ilgili ve aynı zamanda da otoriter olabildiklerini gösteriyorlar çocuklarına… Ne mutlu onlara, çocuklarına ve eşlerine… Çünkü böyle bir babalık modeli, hem annenin yükünü hafifletiyor, hem babalığın ağır sorumluluğunun yanı sıra keyfini de yaşayabildiğinden kendisini daha mutlu kılabiliyor, hem de çocuğun anneyle kurulanın dışındaki bu en özel ilişki sayesinde sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümesini sağlıyor. Valla bundan iyisi Şam’da kayısı derler ya aynen öyle…


MUTLU AZINLIK
Fakat, yeni nesil babalar deyip duruyorum ya, sakın günümüz babalarının hepsinin ataerkil, öğrenilen klasik baba modelinden kurtulup, birer sevgi böceği, iyilik meleği babalara dönüştüklerini de sanmayın. Sanırım, ben mutlu bir azınlıktan bahsediyorum… Çünkü, erkeklerin geneli hala bağlanmaktan, evlilikten korkuyor, evlenince karısı doğurduğu için yani “tesadüfen” baba oluyor ve babalığın keyfini yaşamak ve yaşatmak yerine, hala ve sadece ekmek parası kazanmayı babalık yapmak zannediyor. Aslında biz kadınlar da ev ve çocuklara ait sorumlulukların hepsini üstlenerek bu geleneksel, sert ve de sevgisini, ilgisini gösteremeyen; kadını da, erkeği de çocuğu da yalnız ve eksik bırakan babalık modeline çanak tutuyoruz. Kadın olarak dışarıda da çalışıp kazansak da, bizim kazandığımızın ekmek parası değil de pasta parası ya da çocukara süt parası şeklinde algılamasından kendimizi bile alıkoyamıyoruz. Sonra, bebeklerimizi babalarının kucağına verip dışarı çıkmıyoruz,“Altını sen değiştirir misin, mamasını hazırladım yedirir misin, okula sen bırakır mısın?” diyemiyoruz, demiyoruz. Sonra da, “Babalar bebeklerine adapte olamıyor, çocukla sadece ben ilgileniyorum” diye şikayet ediyoruz. Bununla da bitmiyor, çocuklarımız da tıpkı bizler gibi “var ama yok” babalarla büyüyor ve bir tarafları hep yarım kalıyor. Sanıyoruz ki, annelik her şeye yeter, her yeri doldurur. Ama doldurmuyor işte, babasız yarım kalıyoruz…


HÜLYA YILDIRIM

BU KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER KONULAR
VE BABALAR BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.