Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

EN GÜZEL HAMİLELİK HİKAYESİNE İLK HİKAYE BİZDEN...

EN GÜZEL HAMİLELİK HİKAYESİNE İLK HİKAYE BİZDEN...

2001 yazı, kız arkadaşım Selin’le birlikte kızkıza Eski Foça’da tatildeyiz. İlk sabah, aldık gazetelerimizi, deniz kenarında kahvaltı yapacağız. Etrafta da, abartmıyorum, onlarca kedi ve yavrusu… Ben, “Pist, hişt, gidin, dokunmayın…” falan yapmaya başladım, ama kendim bile farkında değilim. Selin, şaşkınlıkla beni izliyor: “Hülya, delirdin mi, seni hiç böyle görmemiştim!” “Allah Allah, ne oluyor bana?..” İnanmayacaksınız, çünkü ben de Selin de inanamadık; doğduğumdan beri kedilerle büyüdüm ve o sırada evimi de -kocam hariç- dört adet kedi ile paylaşmaktaydım.


Ertesi gün, (bindiğim otobüsün klimasından olacak) bademciklerim şişti, kıpkırmızı oldu… “Off, bu da nereden çıktı şimdi derken”, soluğu doktorda aldım… Antibiyotik başta olmak üzere bir torba ilaç kullanmam gerekiyordu… Tam eczanenin kapısından içeri girip, eczacıya, reçeteyi uzattım ki, birdenbire yine kendime ne olduğunu anlayamadığım bir şekilde, ilaçlarımı almaktan vazgeçtim…


Ve Eski Foça’da kaldığım beş gün boyunca; sürekli yüzdüm, hemen her öğlen bamya yemeği yedim (yine neden olduğunu henüz bilmiyorum), her akşamüstü sakızlı dondurma yedim (aynen), antibiyotik falan kullanmadım (normal şartlarda o bademciklerle bu tempoda komalık olurdum) ve aşık olduğum kedi milletine asla yaklaşmadım…


Ve, İstanbul’a dönmeden bir gece önce, fala inanma ama falsız da kalma misali Selin’le birbirimize fal baktık. Onun bana baktığı falda, önce abartıyor sandım sonra gözlerimle gördüm, ultrasondan bir bebeğin görüntüsü karşıma çıkmaz mı?.. Hiç üstüme alınmadım…


Evet, çocuk yapmayı iki senedir çok istiyordum; bunu sadece içgüdülerim değil, ruhum, beynim ve herşeyimle istiyordum. Hatta doğacak çocuğumu sanki tanıdığım ve çok sevdiğim özel biriymiş gibi özlüyordum bile… 30’uma gelene kadar hiç ırgalamadığım bu konu, zaman zaman düşüncelerime yerleşiyor, anneanemin “Bir kızın olsa keşke…” sözleri artık bana dokunuyor, eski komşumuz Samiye Hanım’ın “Evlat öyle tatlıdır ki Hülya, tadı başka hiçbir şeye benzemez” deyişi beni meraklandırıyor ve bütün bu duygu karmaşası beni huzursuzlandırıyordu.


Kocam da istiyordu, ama yaşım 32 olmasına ve tüm istemelere rağmen, henüz erkendi! Korkuyordum! Cesaret edemiyordum! Hayatım değişecekti! Nasıl üstesinden gelecektim? Zaten, basında kriz vardı, çoğumuz ya işsiz ya da maaşlarımız ödenmediğinden parasız kalmıştık, vs. vs. vs. Ve bir nedenle ben, “Bir  yıl sonra yaparız” sözünü dilime pelesenk etmiştim işte. Sanki kek yapmak kadar kolay bir şeymiş de, istediğinde şıp diye yapabilirmişsin gibi…

Kek değil, bir çocuk yapacağımın bilinçaltında bilincinde olduğumdan, çeşitli kabus senaryolarını da aklıma getirmiyor değildim hani.  Örneğin; tam çocuk yapmaya karar verdiğimizde, kocamın kısır olduğunu öğrenirsek!.. (Tabii ki ben değil, kocam kısır olabilirdi!) Ve zaten yaşımız çok da genç olmadığından birkaç yıl da böyle kaybedersek!.. Oturduğun yerden, “Bir sene sonra yaparız, nasıl olsa yaparız” diye sallamak kolay… Öyleyse, şartlar istediğimiz gibi kıvama gelene  kadar, yani ben kendimi hazır hissettiğimde, şıppadanak çocuk yapabilmemiz için, kocam doktora gitmeli ve  kısır olmadığını bana kanıtlamalıydı.


Eski Foça’dan İstanbul’a döndükten on gün kadar sonra soluğu kadın-doğum uzmanında aldım. Mecburen… Reglim gecikmişti ve ben hamile değildim! Nereden mi biliyordum?.. Evde yaptığım iki testin sonucu da negatif çıkmıştı! Mutlaka bende kist falan vardı, başıma bu yaşta bu da mı gelecekti?!.. Evet evet, kist vardı işte…

Ve ultrasonla muayenede kisti gördüm, mercimek tanesi kadar, koyu renkte bir şeydi… Doktora da gösterdim.  “İşte, orada, kist…”

“Telaşlanmayın, bir de idrarınıza bakalım” dedi. 

İdrarımı verdim, doktorun odasında tek başıma merakla beklemeye başladım… Birazdan tüm gerçeği öğrenecektim…

Kadın doktor(u) içeriye girdi ve:
“HAMİLESİNİZ!”


Hamileydim, inanamıyordum, yaşasındı, ben hamileydim, hem de 17 günlük!..


Ben cesaret edememiştim ama, bedenim, bioritmim, ruhum, hormonlarım ve tabii ki beynim cesaret etmişti… Üstelik kocam da, kısır falan değildi!


Anlayacağınız Eski Foça’daki tatile karnımdaki bebeğimle birlikte çıkmışız da, haberim yokmuş!..


Hülya Yıldırım

Siz de hikayenizi bize göndermek istiyorsanız
lütfen üye olmak için tıklayınız.
BENİM HİKAYEM BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.